S K Y L I F E DERGİSİ NİSAN/2001 SAYISINDAN
Her
yeri kaplayan güzel ve güçlü kokuyu tanımlamakta
zorlanıyor insan. Bahar aylarında dağların kekik
koktuğuna çok tanık olmuştum; ama, adeta parfüm
kokan dağlara hiç rastlamamıştım. Her dalının
ucunda açan iri çiçekleriyle bazen küçük
topluluklar halinde, bazen de göz alabildiğine
yayılan ormangüllerinin bir türünden, sarı çiçekli
ormangülünden geliyordu bu koku. "Deli eder insanı
bu dünya / Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç"
diyen Orhan Veli düşüyor aklıma. Yeşilin
ortasında, sarı ve mor bir çiçek denizinde 'deli
olmakla' mutluluktan uçmak arasında gidip geliyor
insan. Ülkemizde doğal olarak beş türü yetişen bu
olağanüstü çiçeklere olan tutkum bir rastlantıyla
başladı; Karadeniz'e hep yaz aylarında gittiğim
için çiçeksiz bir çalı sandığım bu bitkinin, her
nasılsa Ağustos ayı sonlarında açmış tek bir
çiçeğini görmem yetti bu sevdanın başlamasına.
Ormangülleri (Rhododendron) batıdan doğuya doğru
artan bir yoğunlukla, Karadeniz sahilindeki
ormanlarda ya da ormanlar arasındaki açıklıklarda
yetişiyor. Sahile yakın kısımlarda mayıs ayının
ilk günlerinde çiçek açmaya başlayan ormangülü,
yüksekliğe bağlı olarak haziran sonlarına, hatta
Kaçkar Dağları'nda temmuz ortasına kadar çiçek
açmayı sürdürüyor.
Batı Karadeniz'de daha yaygın olan mor çiçekli
ormangülü (Rhododendron
ponticum) güzelliği ile bizleri etkilerken,
ormancılar tarafından pek de sevilmiyor. Toprağa
değen sürgünlerinin köklenmesi sonucu kolay ve
hızlı büyüyen, çok sık dalları ve kışın dökülmeyen
yaprakları ile kısa sürede yayılarak geçit vermez
bir hal alan bu tür, ağaçlardan dökülen tohumların
toprağa ulaşmasına engel oluyor. Bu nedenle,
ormanların gençleştirilmesi amaçlanan bazı
bölgelerde tamamen sökülerek orman altı dokusu
temizleniyor. "Kara ağu" ve "komar" gibi yöresel
adlar da verilen mor çiçekli ormangülünün odunsu
yapıdaki kalın dalları, odun olarak da
kullanılıyor.
Sadece ormancılar değil, bal üreticileri için de
sorunlu bir bitki ormangülleri. İçerdiği bazı
toksinler nedeniyle bu çiçeklerden beslenen
arıların ürettiği bal zehirlenmeye neden
olabiliyor. "Deli bal" denilen bu ürün ticari bir
önem taşımıyor; ama, meraklılarınca bitkisel
ilaçlar yapmak için kullanılıyor. Kimi yörelerde
"sarı ağu" ya da "zifin" denilen sarı çiçekli
ormangülü çiçeklerinin zehirleyici özelliği diğer
türlere göre daha fazla. Bunu bilen köylüler
özellikle yağmurdan sonra hayvanların bu çiçeğin
altındaki otlara yaklaşmasına engel oluyorlar.
Dünyada
600'den fazla doğal türü bulunan ormangülü Doğu
Asya, Kuzey Amerika, Avrupa ve Avustralya'nın
serin ve bol yağışlı yüksek bölgelerinde
yetişirken, bu türlerin 400'den fazlası Himalaya
Dağları ve Çin başta olmak üzere, Asya'da
bulunuyor. Dünyada "Rhododendronları Sevenler"
adıyla çok sayıda dernek kurduracak kadar sevilen
bu bitki, 19. yüzyıl sonlarından başlayarak tohum
ve fidanları Avrupa'ya götürülmek suretiyle
çoğaltılmış, böylelikle çok zengin park ve
bahçeler oluşturulmuş. Londra'da neredeyse tüm
parklarda ormangülü bulunurken, İskoçya'daki
Edinburg Botanik Bahçesi dünyanın en zengin
ormangülü koleksiyonuna sahip. Başlangıçta iklimi
ve toprak yapısı ormangülleri için hiç de uygun
değilken, yapılan çalışmalarla uygun bir ortam
oluşturulmuş ve Kuzey Anadolu'dan getirilen mor
çiçekli ormangülü anaç olarak kullanılarak 400'den
fazla tür yetiştirilmiş.
Sisli bir akşamüstü Giresun'un Kulakkaya
Yaylası'na dönüşte karşılaştığım çoban Ali Kemal
ile sohbet ederken, sarı çiçekli ormangülleri
arasında değişik bir renk dikkatimi çekmişti. Bunu
fark eden Ali Kemal, çiçeklerinin rengi kırmızıya
çalan bu bitkinin de ormangülü olduğunu, ancak
bölgede buradan başka bir yerde yetişmediğini
söylemişti. Rengin nasıl oluştuğunu bilmesem de
çok küçük bir alanda yetişen bu turuncu çiçekleri
çok sevmiştim. Birkaç yıl önce aynı yaylanın başka
bir bölgesindeki bir grup sarı çiçekli
ormangülünün geçen yıl turuncuya dönüştüğünü
görünce düştüğüm şaşkınlığı anlatmak zor. Şimdi
ise yerlerini belirlediğim koyu sarı
ormangüllerinin de aynı şekilde turuncuya dönüşüp
dönüşmeyeceğini merak ediyorum.
|