Esra Karaarslan

İlim Mi Yoksa İhlas Mı?

Bel'am İbni Baura'nın öyle büyük ilmi vardı ki, başını yukarı kaldırdığında insanların
kaderini okuyordu... ALLAH(c.c.) katında öyle kaliteli bir kul ki, ellerini kaldırdığında
hiçbir isteği geri çevirilmiyordu...Fakat nefsi otaya çıktı ve BEN! dedi...

BEN BİLİRİM !!!...

Son nefesini kafir olarak vermesine sebep olacak davranışlarda bulundu. Bütün ilmi
onun imansız ölmesine engel olamadı. Sonunda dili uzanıp göğsüne bir bıçak darbesi
şiddetiyle saplanarak ruhunu teslim etti...

"İLİM BİLMEKTİR... İLİM KENDİNİ BİLMEKTİR... SEN KENDİNİ BİLMEZ İSEN,
BU KURU BİR EMEKTİR"
(yunus emre)

Hepimizin aslı nefistir; noksanlık ve zavallılıktır. Rabbim cümlemizi desinler
cemaatinden ve zihniyetinden esirgesin... Bizi samimi eylesin...

Kainatın efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.) "Allahım! göz açıp kapayıncaya kadar ki
zaman dilimi içinde bile beni nefsime bırakma" diye dua ederken ne kadar haklıymış
bu kaygısında ve ahir zaman ümmeti hakkındaki korkularında da ne kadar isabetliymiş...

"Andolsun ki ,sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşacağını uman ve Allah'ı çok
zikreden (mü'min) ler için Rasulullah'ta en mükemmel bir örnek (üsve-i hasene) vardır"
(el-ahzab 21)

Aldığımız ilimler güzeldir. Ancak Allah'a yaklaştırdığı için güzeldir.
Hepsinden önemlisi ihlas!.. Başta da sonda da bu olmalı...

Yaptığım işlerde senin rızan yoksa istemiyorum. ilim, ev, araba, çocuk...
Ne olursa olsun O'nun razı olmadığını biliyorsak bunlar bize huzur vermemeli.

işte ihlas budur... İlk önce bunu kazanmalıyız!...

İhlası kazanmanın bir yoluda O'nu yeterince tanımaktır. Aslında O'nu tanımak
istediğimizde yaşadığımız her olay, gördüğümüz her manzara bize O'nu anlatıyor...

"Gördükçe göreceksiniz ama hiç seçemeyeceksiniz" sözünün muhatabı olmak
istemiyorsak, derinden bakmalıyız...

Aynı video'yu belki bir çoğumuz izledik ve herbirimiz harika anlamlar çıkarttık.
Ben size izlerken kendi iç dünyamda gördüğümü anlatmak istiyorum...

Afrikadaki doğal ormanda yaşayan bir arslanın, yıllar önce küçük bir yavruyken
kendisini besleyip eğiten sahiplerinin onu ziyaretlerinde yaşanılan özel anlar paylaşılıyor.

Görülmeye değer saniyelerde, arslan vakarlı bir şekilde yürüyor ve iki adamı uzaktan
tanımaya çalışıyor. Tanıdığında ise koşar adımlarla üzerlerine yürüyor yaklaştığında ön
patilerini kaldırıp tıpkı bir insan gibi boyunlarına sarılmaya başlıyor...

Defalarca defalarca samimiyetle sarılıyor... Bir hayvan yıllar önce gördüğü güzel
muamelenin minnettarlığını böyle içten sarılarak ifade ediyor!!!

İlahi mesajı doğru algılamak için özel bir yetenek olmasına gerek yok... sadece doğru
bakmak yeterli...

"Kulum! Senin sahibin benim!... Seni hiç kimseye bırakmıyorum... Bütün hatalarına
rağmen rızkını bir şekilde temin ediyorum...
Seni hep gözetip koruyorum... Sabırla bana dönmeni bekliyorum!"

Gerçekten artık sahibimize sarılma vaktimiz geldi ve geçiyor...

Defalarca denemiş olmamıza rağmen aksattığımız namaz görevlerimizi hayatımızın
anlamı haline getirme vakti...

Bir türlü engel olamadığımız nefis oyunlarından geri dönme vakti.

Yöresel bir gelenek haline getirdiğimiz ibadetlerimizde huşu ve ihlası kazanma vakti.

En önemlisi de, affedilmek için saygıyla önünde eğilip özürdilercesine gözyaşlarımızı
akıtma vakti...

O öyle samimi bir dost ki, biz O'na doğru adım attığımızda bize koşarak gelir...

Öyle şefkatli ki yanlızlığımızda bizi rahmetiyle kuşatır... Öyle güçlü ki dertlerimizin
çözümünü bizim için yaratır!.

"Ey Allah'ım" dediğimizde bize; "Söyle kulum" demiştir bile...

Onunla aramızda dağlar yoktur. Önceden randevu almamıza gerek yoktur...

Kapısında saatlerce bekletmez. Tam aksine O'na doğru yürüdüğümüzde
meleklerinin kanatlarını ayaklarımızın altına serer...

O'na ağladığımızda gözyaşlarımıza değer verir ve her bir damlasını itina ile
muhafaza eder...

Bize O'ndan daha fazla hiç kimse değer veremez. Bir başkasına derdimizi söylemeye
çalışsak, başkası bizi yeterince anlayamaz... Anlasa yardım etmeye gücü yetmez..
Yetse de minnet bekler...

Biz dostumuzu seversek, bizi sever. O'nu terketmezsek, bizi terketmez...
O'nu yerdekilere anlatırsak, bizi göktekilere anlatır...

Bizi yaratan onunla irtibatımızı sağlam tutabilmemiz için bize bir program hazırlamıştır.

Bu programda günlük yaşamımıza bir engel teşkil etmeyecek şekilde ve düzenli aralıklarla
buluşma saatlerimiz var.

"KUL' UN RABBİNE EN YAKIN OLDUĞU AN SECDEDEKİ HALİDİR...
BİNAENALEYH ORADA ÇOK DUA EDİN"
(Hadis_i Şerif)

Denemek ALLAH'A mahsus'tur ama siz şahit olma niyetiyle bunu yapın...
Önemli ve acil işleriniz var. Genede siz namazı öne alıyorsunuz...

Siz daha huzurdayken bakıyorsunuz ki; işleriniz yoluna girmiş, herşey sizin son noktayı
koyacağınız şekilde tasarlanmış ve sadece tek bir düğmeye basmak için bekleniyorsunuz!...

Şimdi söyleyin! namaza ayırdığımız vakit boşa harcadığımız bir vakit mi?

Ya da namaza durduğumuzda bütün dünyanında durduğunu mu düşünüyoruz?

Yoksa şimdiye kadar dünyayı bizmi döndürüyorduk?

Aslında hiçbirini düşünmüyoruz... Sadece biz bazen arkamızda, eli bütün alemlere
yetişecek kadar büyük bir gücün yardımına başvurmamız gerektiğini unutuveriyoruz!..

Kendimizi daha uzun ve keyifli bir dünya hayatına adamak yerine, biraz daha
bilinçli ve şuurlu yaşamaya adarsak ihlası kazanmak bu kadar zorlaşmayacak...

"O GÖKLERDE VE YERDE TEK ALLAH' TIR!.. GİZLİNİZİ AÇIĞINIZI BİLİR...
HAYR VE ŞERDEN NE KAZANACAĞINIZI DA BİLİR"...
(Enam suresi. 3. ayet)

Düşüncelerimizi saflaştırıp niyetlerimizi yenilemek zannettiğimiz kadar zor değil...

Allahım! biz dinimiz için yaşamaya, emellerimizi değil; amellerimizi uzatmaya,
huzurunda daha ihlas'lı bir şekilde saygıyla eğilmeye (namaz kılmaya) niyet ettik...

Senden bunu başarabilmemiz için, bize sağlam irade ve sürekli bir beyin sağlığı
bağışlamanı istiyoruz... (amin)

En yakın zamanda ilahi cevaplamayı alabilmemiz ve bu çabanın ödülü olarak
imanlı bir sona ulaşabilmemiz duası ile ...
ALLAH'A EMANET OLUN!...

Bu Yazı 1462 defa okunmuştur..



---------------------- Yorumlar ----------------------

Yorum eklemek için aşağıdaki formu doldurun..

Adınız  :

Şehir  :

Yorumunuz  :