FINDIK TARIMI

 

Giresun Fındık bahçeleri birer “Altın Ocaklar” dır.Çünkü Giresun da insanların tek geçim kaynakları fındıktır .Bu neden ile Giresun da fındık altın değerindedir.Giresun un altını fındıktır.”Altın Ocaklar” Giresun cennetinde yaşayan insanlara hayat vermektedir.

Fındığın “Altın Ocakları” a iyi bakılması için ”Fındık Tarım”  yazı dizisini hazırlamış bulunarak insanların faydalanmasına sunuyorum.

FINDIĞIN TARİHÇESİ:                                                                                                                     

Yaklaşık 5 bin yıldır bilinen fındığın vatanı Anadolu'dur. M.Ö. 400'de Pontus kıyılarından geldiği için Pontus Cevizi adını almıştır. Sicilya ve İspanya'ya Araplar tarafından götürülmüştür. Yeryüzünde 360-410 kuzey enlemlerinde kendine özgü iklim koşullarında yetişebilen fındık, deniz kıyısından en çok 30 km içeride ve 750-1000 metreyi geçmeyen yerlerde ürün vermektedir. Dünya yıllık fındık üretiminin %67-75'ı Türkiye'nin Karadeniz kıyılarında yapılmaktadır. İtalya, İspanya ve Amerika fındık yetiştiren diğer ülkelerdir. Türkiye'nin en çok yağış alan bölgesi Karadeniz'de arazi fazla eğimlidir. Toprağın yapısı ve iklim koşulları Karadeniz Bölgesi'nin önemli bir kısmında fındık dışında başka bir tarıma izin vermemektedir. Fındık, erozyon tehlikesiyle karşı karşıya olan bölgede verimli toprakların yok olmasını engelleyip çevreye olumlu katkı sağlamaktadır. Ayrıca bölgedeki fabrikaları doğal çevrenin bozulmasına neden olan fiziksel ve kimyasal atıklar ortaya çıkarmaz. Fındık tarımı genellikle küçük arazilerde ve aile işletmeciliği biçiminde yapılmaktadır. Türkiye'de yaklaşık 600 bin hektar arazide 400 bin çiftçinin fındık üretimiyle uğraştığı bilinmektedir. Fındık yetiştirildiği bölgelerde doğrudan ya da dolaylı olarak 8 milyon insanı ilgilendirmektedir.

Bazı kaynaklar fındığın Anadolu'dan bütün dünyaya yayıldığını söyler. Bazı kaynaklar ise fındığın Orta Asya'dan Karadeniz sahillerine göçler yoluyla Türkler tarafından getirildiğini, daha sonra Avrupa'ya götürüldüğünü ifade eder. Bunun için de "Yağ Taşı - Yağmur Taşı" adlı efsane ile "Bugu Tekin" efsanesini kanıt olarak gösteririler. Bu efsanelerde, fındık ağacı kutsal olarak gösterilmekte, Tanrı'nın nurunun ilk defa fındık ağacı üzerine indiği bildirilmektedir.
Fındık kelimesi Türkçeye muhtemelen Türkler 'in Anadolu'ya yerleşmesinden sonra girmiş olmalıdır. Kelime daha sonra Arap dilinde "bunduk" tarzında söylenmiş ve yerleşmiştir.
Başta Hıristiyanlık olmak üzere bütün dinler fındığı kutsal meyve saymıştır. Dört bin yıl önce Orta Asya'dan getirilerek çevremizde yetiştirildiği anlaşılmaktadır. Ksenofon "Onbinlerin Ric'atı" adlı eserinde kapalı şekilde fındığa değinmektedir. Yunanlı hekim Dioscorides de Kitabü'l-Haşayış adlı eserinde fındıktan yapılan ilaçlardan bahsetmektedir. Fındığı Romalılar Görele'den İtalya'ya oradan da İspanya'ya ulaştırdılar.
Fındık tarihe kutsal bir yemiş olarak geçmiştir. Eski Türkler'in din hayatında pek önemli bir yer tutan fındık, aynı zamanda barış ve esenlik sembolü sayılıyordu. Türkler gibi, başka bazı uluslar da fındığı kutsal sayarlardı. Yunanlıların ticaret tanrısı Hermes'in asası bir fındık dalıydı. Eski Romalılar da fındığa önem vermişlerdi. Düğünlerde, çeşitli şenliklerde, bir teke, fındık dallarına sarılıp yakılır, böylece tapınağa kurban edilirdi. Sihirbazların mucizeler yaratan sihirli değnekleri de aslında birer fındık dalıydı. Araplar'a göre elinde fındık dalı bulunan bir kimse, kendini bütün kötülüklerden koruyabilirdi.
Fındığın kutsallığına inanan uluslar arasında İngilizlerle Fransızlar da vardı. İngilizler Noel sofralarında fındık bulundurmayı, sofrayı fındık dalları ile süslemeyi gelenek haline getirmişlerdi. İtalyanlar da fındık türlerine ermişlerinin adlarını vererek fındığın kutsallığını belirtmek istemişlerdir.
Müslümanlarda da fındık önemli bir yer tutar. Din adamları fındığın bir cennet meyvesi olduğuna inanmışlardı. Adem babamız gökten yere indiği vakit, Tanrının emriyle 30 çeşit meyveyi de birlikte getirmişti. Bunların arasında fındık da vardı. İnsanoğlu yerleşik düzene geçip tarım yapmaya başladığından beri pek çok bitkiyi ekip biçmiştir. Fındık da bunlardan biridir.

Karadeniz Bölgesi'nin iklim özellikleri, fındık için en ideal ortamı oluşturur. Fındık, kış aylarında çiçeklenen ve döllenen tek bitkidir. Dişi çiçeklerin çanak yaprakları "çotanak" adı verilen fındık kadehini oluşturur. Fındığın çeşitli türleri vardır. Ülkemizdeki kültür fındıkları,5-6 metre boylanabilir. 'Corylus Avellana' ile 'Corylus Maxima' türlerinin melezleridir.  

        Ağustos ayında olgunlaşan fındıklar toplanıp kurutulduktan sonra, Eylül ve Ekim aylarında pazara getirilip satışa çıkarılır. Türkiye'de üretilen fındığın organize alımlarını, en büyük üretici birliği olan Fiskobirlik gerçekleştirir. Fiskobirlik, satın aldığı fındığı çeşitli işlemlerden geçirerek tüketime sunar.

 

Türkiye  fındığın Anayurdu, Giresun da  başkentidir.

Fındık Türkiye'den Dünyaya sunulan evrensel bir besin ve tat dır.
Allah fındığı verir ama kırmaz.



 

FINDIK ÜRETİM ALANLARI:

Yeryüzünde, 36°-41° kuzey enlemlerinde ve kendine özgü iklim koşullarında yetişen fındık ağacı, kıyılardan en çok 30 km içerde ve yüksekliği 750-1000 metreyi geçmeyen yerlerde ürün verir Türkiye, İtalya, İspanya ve Amerika fındık yetiştirilen başlıca ülkelerdir. Türkiye, yıllık dünya üretiminin yaklaşık %65-75'ini gerçekleştirmektedir.

a. İklim İstekleri: Fındığın iyi bir gelişme göstermesi ve bol ürün vermesi nemli için iklimin uygun olması gerekir. Ülkemizde fındık yetiştiriciliği bakımından en uygun iklim özelliğine sahip bölge Karadeniz kıyı bölgesidir. Yarı nemli, kurak iklim bölgelerinde fındık yetiştirilebilse de yağışın yetersiz olması mutlak surette sulamayı gerektirmektedir.

Fındık Yıllık ortalama sıcaklığın 13-16 C olduğu yöreler fındık yetiştiriciliği için en uygun yerlerdir. Ayrıca bu yörelerde en düşük sıcaklığın –8, -10 C’yi ve en yüksek sıcaklığın 36-37 C’yi geçmemesi, yıllık yağış toplamının 700 mm’nin üstünde olması ve yağışın aylara dağılımının dengeli olması gerekmektedir. Aynı zamanda Haziran ve Temmuz aylarındaki oransal nemin de %60’ın altına düşmemesi gerekir.

b. Toprak İstekleri: Fındık saçak köke sahip bir kültür bitkisidir. Bu nedenle kökleri fazla derine gitmez.Kök ancak 80 cm toprak derinliğine kadar ulaşabilmektedir. Toprak istekleri olarak fazla seçici olmamakla birlikte besin maddelerince zengin, tınlı-humuslu ve derin topraklarda iyi bir gelişme gösterir.


Türkiye'de fındık yetiştiren bölgeler iki alt bölgeye ayrılabilir:
a) 1. Standart Bölge (Karadeniz Bölgesi'nin doğu bölümü): Ordu, Giresun, Rize, Trabzon ve    Artvin illeridir.

b) 2. Standart Bölge ( Karadeniz Bölgesi'nin orta ve batı bölümü) : Samsun, Sinop, Kastamonu,     Bolu, Düzce, Sakarya, Zonguldak ve Kocaeli illeridir.

.


 

TÜRK FINDIĞI:
Türk fındığı, kalite olarak Giresun ve Levant olmak üzere ikiye ayrılır yetişir.

 

Giresun Kalite Fındık: Tadı ve içerdiği yağ oranı ile yeryüzünün en üstün özellikli fındığıdır. Giresun ile Trabzon'un Beşikdüzü, Vakfıkebir, Çarşıbaşı ve Akçaabat ilçelerinde

 

Levant Kalite Fındık: Daha az yağ içerir. Trabzon ve bir bölümü ile Ordu, Samsun,Bolu, Sakarya, Zonguldak ve Bartın illerinde yetişir.

FINDIK ÇEŞİTLERİ:

Yaklaşık 5 bin yıldır tanınıp bilinen fındık, üç ana gruba ayrılır.

 

Kabuklu Tombul Fındıklar: Tombul, Palaz, Mincane, Gök, Kalınkara, Kan, Cavcava ve Delisava (Çakıldak) fındığı çeşitleridir.

 


Kabuklu Sivri Fındıklar: Sivri, İncekara, Kuş, Acı fındık,Değirmendere ve Uzunmusa  fındığı çeşitleridir.

Kabuklu Badem Fındıklar: Yassı ve Yuvarlak Badem, Foşa, Kargalak, Ordu İkizi fındık çeşitleridir.Ülkemizde yaklaşık ondokuz çeşit kültüre alınarak üretimi yapılamaktadır.

Giresun Tombul Fındığı:Ülkemizde yetişen en önemli fındık çeşididir. Daha ziyade Giresun ilinde yaygın olarak yetiştirilmektedir. Meyve kalitesinin çok iyi olması uluslararası pazarlarda kolayca tutunmasını sağlamış ve Türk fındığı dünya ülkelerince aranır duruma gelmiştir.Periyodisite özelliği gösteren tombul fındık çeşidi iyi ve bakımlı bahçe koşullarında her yıl düzenli ve oldukça yüksek verim vermektedir.

FINDIK ÜRETİMİ ve EKONOMİSİ.

Fındık tarımı genellikle küçük arazilerde ve aile işletmeciliği biçiminde yapılmaktadır. Türkiye'de yaklaşık 600.000 hektar arazide 400.000 kadar çiftçinin fındık üretimiyle uğraştığı bilinmektedir. Fındık, yetiştirildiği bölgede doğrudan ya da dolaylı olarak 8 milyon nüfusu ilgilendirmektedir.

 

FINDIK BİTKİSİ EROZYONU ÖNLER:

Karadeniz Bölgesi'nde arazi eğimi çoğunlukla % 20'nin üzerindedir ve burası Türkiye'nin en fazla yağış alan bölgesidir. Toprak yapısı ve iklim koşulları, Karadeniz Bölgesi'nin önemli bir kısmında fındık dışında tarıma izin vermemektedir. Büyük ölçüde erozyon tehlikesi bulunan bölgedeki fındık tarımı verimli toprakların erozyona uğramasını engelleyip çevreye çok olumlu katkılar sağlar. Ayrıca fındık işleme tesislerinde, doğal çevrenin bozulmasına sebep olan fiziksel ve kimyasal atıklar ortaya çıkmaz.

FINDIK DÜNYACA TÜKETİLİR.

Önceleri kuruyemiş olarak tüketilen fındığın, gıda sanayiinin gelişmesiyle birlikte kullanım alanı oldukça genişlemiştir. Fındık; çikolata, bisküvi, şekerleme, tatlı pasta, dondurma imalatında yardımcı malzeme olarak kullanılmaktadır. Çikolata ve bisküvi imalatında, dünyanın yıllık iç fındık tüketimi 300.000 ton'u aşmıştır. Fındık unu, çikolatalı ürünlerin temel unsurudur. Fiskobirlik'in özel ambalajlarında pazarladığı fındık, fındık ezmesi, nuga ve nutkrem, yüksek besin değerine sahip gıda maddeleridir. Fındık ve fındık ürünleri, uzmanlarca çocukların beslenmesinde özellikle önerilmektedir.


 

 

FINDIK SAĞLIKLI ve TAT ENERJİ VEREN MEYVEDİR.

 

İnsanoğlu, yerleşik düzene geçip düzenli tarım yapmaya başladığı andan beri birçok bitkinin düzenli olarak ekim-dikimini yapmıştır. Fındık da bu bitkilerden biridir. Türkiye'de fındığın on iki değişik çeşidi yetiştirilmektedir. Fındığın genel bileşimindeki ortalama değerler, bilimsel olarak saptanmıştır. Fındıktaki yağ yüksek oranda doymamış yağ asitlerinden oluşmuştur. %60-70 oranındaki bu yağ, tamamen vücuda yararlıdır. Fındık yağı vücut ısısının korunmasından yağda eriyen vitaminlerin taşınmasına kadar birçok görevi yerine getirir. Fındık yağındaki linoleik asit vücut tarafından üretilmez, dışardan alınır. Linoleik ve oleik asitler kanda kolesterolün yükselmesini önler, kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu etki yaparlar.

FINDIK VİTAMİNLER ve MİNERALLER DEPOSUDUR:

Fındık insan vücuduna yararlı karbonhidrat, protein ve yağ ile metobolizmayı düzenleyen B grubu vitaminler yönünden de zengin bir kaynaktır. Kan yapımı ve ruhsal sağlık için gerekli olan B2 ve B6 vitaminleri, gelişme çağındaki çocukların beslenmesinde büyük önem taşır. Kalp ve diğer kasların sağlığı için en iyi besinlerden biri, E vitamini açısından çok zengin olan fındıktır. Bu vitamin; kalp ve diğer kasların sağlığı ve üretim sisteminin normal çalışması için gereklidir. Alyuvarların parçalanmasını önleyerek kansızlığa karşı koruyucu etki yapmaktadır. E vitamini, kanser yapıcı etmenlerin oluşmasını önler ya da oluştuktan sonra onları etkisiz hale getirerek vücudu korur. Kemiklerin ve dişlerin yapımı için gerekli olan kalsiyum, kan yapımında görev alan demir, büyüme ve cinsiyet hormonlarının gelişmesinde rol oynayan çinko için, en iyi bitkisel kaynaklardan birisi fındıktır. Sinirlerin uyarımı ve kas dokusunun çalışması için gerekli olan potasyumca da zengindir. Potasyum, magnezyum ve kalsiyum içeriği yüksek, sodyum miktarı düşük olan fındığın, kemik gelişimi ve sağlığı ile kan basıncının düzenlenmesinde büyük önemi vardır. Bu açıdan da fındık sağlıklı yaşam için önemlidir. Beslenme uzmanları genel olarak günlük beslenmede fındık ve fındık ürünlerine daha fazla yer verilmesini önermekte, özellikle çocuklar, gençler, sporcular, askerler ve işçiler için büyük enerji kaynağı olduğunu belirtmektedirler.
100 gr iç fındığın, orta üst aktiviteli bir işçinin (3500 kalori) gereksinimlerini karşılama durumundadır.

 

FINDIK ve SAĞLIK :

Yağ (oleik asit çoğunlukta olmak üzere), protein, karbonhidrat, vitaminler (vitamin E), mineraller, diyabetik lifler, fitosterol (beta-sitosterol) ve anitoksidant fenoliklerin özel bileşimleri nedeniyle insan beslenmesi ve sağlığı açısından fındık, kuruyemiş çeşitleri arasında önemli bir rol oynamaktadır.
Fındığın besleyici ve duyumsal özellikleri, onu gıda ürünleri için benzersiz ve ideal bir malzeme haline getirmektedir. 60,5 % oranında yağ içerdikleri için fındıklar iyi birer enerji kaynaklarıdır.
Birçok araştırmacı,fındık tüketiminin insan beslenmesi üzerine olumlu etkileri olduğunu söylemiştir. Bu etkiler, tekli ve çoklu doymamış yağ asidi (82,8 % oleik ve 8,9 % linoleik) bakımından zengin olan fındık lipitlerinin yağlı asit profiliyle ilgili olabilir.
Araştırmalar göstermiştir ki doymuş yağ oranının düşük ve tekli doymamış yağ oranının (MUFA) yüksek olduğu beslenme çeşitleri kan lipiti düzeyinin kontrolünde etkili olmaktadır; benzer bir sonuç, koroner kalp rahatsızlığı (CHD) riskinde de olumlu bir etken olabilir. Ayrıca (fındık yağında yüksek oranda bulunan) tekli doymamış yağ oranıyla zenginleştirilmiş beslenme çeşitleri CHD vakalarının azlığı, tansiyon düşüklüğü,toplam kolesterol dengesinde düşüklük, lipoprotein yoğunluğunun (LDL) azaltımı veya tersinin çoğaltımı ve kan trigliserin değerinin düşmesi gibi insanlarda benzer, olumlu etkiler oluşturur.

 

KURU İÇ FINDIĞIN KULLANIM ALANLARI:İç fındığın % 80 çikolata sanayinde (kıyılmış, dilinmiş, öğütülmüş olarak) bisküvi, şekerleme, tatlı, pasta, dondurma yapımında kullanılır. İç piyasa ve ihracatta değerlendirilemeyen fındıklar, yağlık olarak kullanılmaktadır. Çerez olarak ta tüketilir.

FINDIK HAM YAĞININ KULLANIM ALANLARI:
1-Rafine edilip yemeklik yağ olarak,
2-Temizleyici, nemlendirici ve dağıtıcı olarak,
3-Gres yağı üretiminde,
4-Koruyucu boya endüstrisinde kurutucu olarak,
5-Kimyasal tepkimelerde katalizör olarak,
6-İlaç ve kozmetik endüstrisinde yardımcı hammadde olarak,
7-El ve lastik eldivenlerin dezenfeksiyonunda, tıbbı aparatların sterilizasyonunda, Yaraların pansumanında, kadın-doğum hastalıkları, deri-ağız hastalıklarında antiseptik olarak,
8-Sanayide yüzey aktif maddesi, korozyon inhibitörü, yağlama, metal kesme yağları, metal temizleme ve asfalt plaka üretiminde.
9-Ayrıca, yağ çıkarılması ile arta kalan küspe, yüksek oranda protein içermekte olup (%38-45), hayvan yemi olarak yem sanayinde kullanılmaktadır.

 

FINDIK KULLANIM ALANLARI

Türkiye ve Dünyada çerez olarak da tüketilen fındığın % 90'a yakın kısmı kavrulmuş, beyazlatılmış, kıyılmış, dilinmiş,un ve püre halinde çikolata, bisküvi, şekerleme sanayinde, tatlı, pasta ve dondurma yapımı ile yemek ve salatalarda yardımcı madde olarak kullanılmaktadır.

Yaklaşık beş bin yıldır bilinen fındık, meyvesinden odununa kadar birçok yerde insanlığa büyük yararlar sağlamaktadır. Fındık kabuğu ülkemizde özellikle fındık üretilen bölgelerde çok değerli ve yüksek kalorili bir yakacak olarak kullanılmaktadır.

                                                              

Ayrıca fındık odunundan sepet , baston, sandalye, çit ve el aletleri yapımında faydalanılır. Bazı türleri park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir. Fındık yaprağı ile meyve zurufleri de, gübre olarak kullanılmaktadır. Üretim fazlası fındıklar yağlık olarak değerlendirilmektedir. Fındık ham yağı rafine edilerek yemeklik yağ olarak, fındık küspesi ise yem sanayinde katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.

 



FINDIK KABUĞUNUN KULLANIM ALANLARI:
Fındık kabuğu, fındık üretilen yörelerde değerli ve yüksek kalorili yakacak olarak kullanılır. Fındık kabuğundan, kontralit yapılır, boya sanayinde yararlanılır. Kömürleştirme yolu ile biriket kömürü, aktif kömür ve sinai kömür elde edilir.


 

FINDIK YAPRAĞININ KULLANIM ALANLARI:
Fındık yaprağı ve meyve zurufları, tabi gübre olarak yeniden fındık bahçesine ve tarım alanlarına döner.
TÜRKİYE FINDIK İHRACATI ve TÜKETİMİ: Ülkemizden fındık satımının ilk kez 1403 yılında yapıldığı belirtilmektedir. Fındığın, ülkemiz ihraç ürünlerinin en önemlilerinden biri haline gelmiş olup ülkemize her yıl 700-950 milyon ABD Doları döviz girdisi sağlayarak ülke ekonomisine katkısının yanında, özellikle Doğu Karadeniz'de istihdamı artırarak sosyal bir işleve katkıda bulunduğu ,ayrıca bölgenin meyilli arazilerindeki topraklarını da erozyondan koruyarak sağladığı çevresel katkı unutulmamalıdır. Fındığın insan vücuduna yararlı karbonhidrat, protein ve yağ ile metabolizmayı düzenleyen B grubu vitaminlerce zengin bir gıda maddesi oluşu nedeniyle önemi giderek artmaktadır. Dünya tüketimi 600.000 - 650.000 Ton / Kabuklu olan fındığın % 80' i çikolata,% 15'i pasta - bisküvi, % 5' de çerezlik olarak tüketilmektedir. Son yıllarda ülkemizde fındıklardan elde edilen yemeklik sıvı yağ kullanımı da giderek artmaktadır.

Ülkemiz tüketimi;fındığın bu kadar değerli besin maddesi olmasına ve GSMH' dan kişi başına düşen gelirdeki artışa rağmen artmamıştır

Ancak son yıllarda fındık tanıtım komitesinin yaptırdığı reklamlarla iç tüketimin % 15 civarında arttığı ve ciddi bir araştırma olmamasına rağmen iç tüketimin 65-75 bin ton / kabuklu olduğu tahmin edilmektedir.

Özel sektörlerin ihraç iadeleri ve kalitesiz malların iç piyasada satılması yanında, AR -GE çalışmalarının desteklenmemesi nedeniyle tüketimi artırıcı ürün çeşitlerinin geliştirilememesi de tüketimi kısıtlayan önemli faktörlerdir.

Son 10 yıla baktığımızda artan Türkiye üretimine rağmen iç tüketim aynı miktarda artırılamamıştır. İç tüketim miktarına baktığımızda üretimimizin ancak % 10-15 i kadar olduğunu görüyoruz. Bu miktar artan üretim karşısında değişmemiştir. İç talep yaratmanın yolları araştırılmalı, dışarıya yeterli miktarda mal sunulabilmelidir. Araştırma-geliştirme çalışmaları; talep yaratma, Pazar araştırması ve ürüne yönelik çalışmalar, hem iç hem de dış pazarlarda olmak üzere yürütülmelidir.

Günümüzde talep yaratma ve Pazar araştırması, hatta ürüne yönelik Ar-ge çalışmaları dünyaca prestij kazanmış kurumlara yaptırılırsa etkisi büyük olacaktır.

Ülkemiz, Dünya fındık tüketiminin yaklaşık % 75 'ini karşılamaktadır. Ayrıca Dünya fındık ihracatının da yaklaşık % 85 ' ini tek başına gerçekleştirmektedir.

SANAYİ VE TİCARET
Halen ülkemizde yıllık 1.800.000 ton iç kapasiteli 180 kırma fabrikası ile yıllık 350.000 ton iç kapasiteli 40 işleme tesisi bulunmaktadır. 1970'li yıllarda fındık ihracatımızın % 90'ı kabuklu ve natürel iç olarak gerçekleşirken, fındık işleme sanayisindeki olumlu ve hızlı gelişmeler sonucunda işlenmiş fındık ihracatının toplam ihracatımızdaki payı 2000 yılında %30'un üzerine çıkmıştır.
Üretimin her aşamasındaki etkili ve özenli kalite kontrol sistemleri sayesinde alıcı firma isteklerinin tam anlamıyla yerine getirilmesine paralel olarak özellikle işlenmiş iç fındık ihracatı her yıl artış göstermektedir. Ülkemizde hazırlanan işlenmiş fındıklar, natürel fındık almak suretiyle birçok ithalatçı-sanayicinin kendi tesislerinde hazırladıkları işlenmiş fındıklardan çok daha kalitelidir. Günümüzde gerek resmi,gerekse özel sektöre ait işlenmiş iç fındık üretiminde kalite güvence departmanlarınca HACCP kapsamında en asgari düzeyde yapılan analizler ilişikte bulunmaktadır
.

                                                        

                                        FINDIK TARIMI

FINDIK YETİŞTİRME TEKNİĞİ:

A-) ARAZİ veT0PRAK HAZIRLIĞI: Fındığın ekonomik ömrü oldukça uzun olup dikimden önce arazi ve toprak hazırlığının iyi bir şekilde yapılması gerekmektedir. Üzerinde tek yıllık bitkilerin yetiştirildiği arazilerde fındık bahçesi tesis edilebileceği gibi, çok yıllık bitkilerin yetiştirildiği araziler, eski ve yaşlanmış fındık bahçelerinin yenilenmesi şeklinde de fındık bahçesi tesis edilebilmektedir. Düz ya da meyilli olarak arazinin yapısına göre yöntemler farklılık gösterebilmektedir.

A-1)MEYİLLİ ARAZİLERDE BAHÇE KURULMASI: Arazinin meyilinin %5’den fazla olduğu yerlerde muntazam bir dikimin yapılması, yağmur sularının depo edilmesi, gübrenin yıkanıp gitmemesi, hasadın kolay yapılabilmesi, budama, gübreleme ve mücadele gibi kültürel uygulamaların kolay yapılabilmesi için arazinin teraslanması (sete alınması) gerekmektedir. Arazinin meyil durumuna göre aşağıdaki teraslama sistemlerinin bir tanesi uygulanır.
Meyilli Arazilerde Teraslama Sistemi :
1. Kanal Teraslar:
Arazi meyilinin %5-25 olduğu durumlarda bu teras şekli uygulanır.

2. Hendek Teraslar: Arazi meyili %25-75 arasında ise hendek teras sistemi uygulanır.

3. Cep Teraslar: Arazi meyili %75’den fazla olduğu ve diğer teras sisteminin uygulanamadığı arazilerde cep teraslar uygundur.Teraslamadan sonra iyi bir toprak hazırlığında yapılması gerekmektedir . Toprak hazırlığında yapılan uygulamalar:

A-2) DÜZ ARAZİLERDE BAHÇE KURULMASI: Yeni tesis edilecek fındık bahçesi için düz arazilerde uygulanacak toprak tesviyesi meyilli arazilere göre daha kolay olmakta, ancak taban suyunun düşük seviyede veya yüksek olmasına göre uygulamalarda bazı farklılıklar görülmektedir.

* Toprak Analizi : Dikim öncesi toprakta eksik yada yetersiz olan besin maddelerinin anlaşılması ve toprağın asitlik durumunun tespiti için toprak analizi gerekmektedir.Temel gübreleme ve asitliğin uygun hale getirilmesi için tatbik edilecek olan kireç miktarının tayini bu analize göre yapılmalıdır.

* Toprakta Kirizma: Toprağın derince işlenmesidir. Kirizma ile alt toprak kabartılarak havalanması sağlanır. Bu toprakta mikroorganizma faaliyetini artırıp su tutma kapasitesi de yükselterek toprağın fiziksel ve kimyasal yapısının düzelmesine yardımcı olur.

* Toprağın dinlendirilmesi: Fındıklık tesis edilecek olan arazide uzun yıllar çok yıllık bitki tarımı yapılmış ise toprak yorgunluğu söz konusudur. Toprak yorgunluğunun giderilmesi için bu araziler dinlendirilmelidir.

B. Çeşit Seçimi: Fındık bahçesi tesis ederken üzerinde dikkatle durulması gereken noktalardan bir tanesi de çeşit seçimidir. Bahçe içerisinde yer verilen çeşitlerin; Verimli ve kaliteli olması, Bahçe içerisinde çeşit standardizasyonunun sağlanması ,Ana çeşitlerin meyve
tutumunun yüksek olması bakımından bahçe içerisinde tozlayıcı çeşitlere yer verilmesi,Pazarda tutulan çeşit olması gibi konulara dikkat edilmesi gerekir.

C. Fidan Seçimi: Fındık kök sürgünü oluşturan bir bitkidir. Amaca uygun olan kök sürgünlerinde şu özellikler aranmalıdır:

Sürgünlerde(Fındık fidanı,dikme.) Özellikleri :

1_Sürgün gözleri iyi teşekkül etmiş tomurcukları bulunan kök sürgünleri olmalıdır.

2_Düzgün sağlıklı hastalıksız güneş gören, pişkin, ve 1-2 yaşlı kök sürgünleri olmalıdır.

 3_Kök teşekküllü iyi olan ve ocak içerisine yakın olmayan yerlerde gelişme gösteren kök sürgünleri olmalıdır.

Bu özelliklere sahip kök sürgünleri seçilip köklere zarar vermeden çepin ile çıkarılmalıdır. Alınan bu kök sürgünlerine dikimden önce Dikim Budaması yapılmalıdır. Bunun için yaralı, bereli ve zedelenmiş olan kökler sağlam doku noktasından kesilmeli, uzun olan kökler kısaltılmalıdır. Fidanlar yaklaşık 35-40 cm. uzunluğunda ve bir göz üzerinden tırnak bırakılmadan, gözün ters istikametinden keskin bir makas ile kesilmelidir. Hazırlanan bu fidanlar bekletilmeden daha önce hazırlanan dikim çukurlarına dikilmelidir.

D- Dikim Zamanı : Dikim için en uygun zaman sonbahar aylarıdır.Şubat ayları ve mart ayları sonuna kadar fındık fidanı dikilebilinir.

E- Dikim ve Terbiye Sistemleri : Fındık yetiştiriciliği genellikle ocak dikim sistemine göre yapılmaktadır. Bu sistem fındık üretim bölgesinde uygulanan geleneksel dikim
şeklidir. İki çeşit dikim sistemi vardır. Bunlar;

- Ocak Dikim Sistemi : Daha ziyade düz arazilere uygun olan bu dikim şekli meyilli arazilerde arazi meyil durumuna göre teraslama yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Ocak dikim sisteminde dikim çukurları dikimden en az bir ay önce 120 cm çap ve 60 cm derinlikte açılmalıdır.
- Çit Dikim Sistemi : Bu dikim sistemi düz arazilerde uygulanabildiği gibi daha çok meyillik ve toprak derinliği az olan arazilerde önem kazanmaktadır. Meyilli arazilerde arazinin meyil derecesine göre 1.5-2 m. teras üstü genişliği ve 3.5-5 m. teraslar arası mesafe olacak şekilde teraslama yapılır. Düz arazilerde ise sıralar arasındaki mesafe 4-5 m. olmalıdır.

F- Budama Tekniği : Dikimde fidanlara şekil kazandırılması ile başlayan budama, fındıkta ekonomik verimlilik döneminin sonuna kadar yıllık sürgün gelişiminin sağlanması, verimin
artırılması ve ekonomik ömrün uzatılmasında olumlu sonuçlar sağlayan en önemli kültürel uygulamalardan bir tanesidir.

BUDAMANIN AMAÇ ve FAYDALARI:

1. Dikimde fidanlara şekil kazandırılması ve ocak şeklin korunması sağlanması. Her ocakta 6-8 verim dalı olmalıdır.

2. Her yıl çok sayıda uzun sürgünler oluşturularak bol ve kaliteli ürün alınması için.

3. Aşırı büyüme gösteren dalların birbirine girmesi önlenerek bakımın daha kolay yapılabilmesini sağlamak için.

4. Hastalıklı, yaşlı, kuru, karaca kart ve ocak içlerine yönelen dal ve dalcıkların çıkarılması ile ocakların yayvan bir taç kazanmasını sağlamak için.

5.Fındık fazla kök sürgünü vermeye yatkın bir bitkidir. Fındıkta her yıl kök sürgün temizliği yapılmak suretiyle bunların besin maddelerini sömürmelerini engellemek için yapılır.
6. Fındıklık içerisinde yabancı ağaçların çıkarılması ile gölgelenmeden meydana gelecek verim düşmesi önlenmiş olur.

 

G- Budama Zamanı : Genel olarak fındıkta budama zamanı Sonbahar aylarıdır. Fındıkta budama dönemi sonunda yaprakların büyük bir kısmı döküldükten sonra yapılır.

Budamada kullanılan aletler şunlardır.
- Budama Makası
- Budama Testeresi
- Çepin

Terbiye Sistemine Göre Şekil Kazandırılmış Fındık Bahçelerinde
Budama:

İlk beş yılda verilen terbiye sistemine göre şekil kazanan fidanlar verim çağına girer ve bu verimlilik 12. yaştan sonra en yüksek seviyeye ulaşır. Bu yüksek verimlilik genel olarak 20-25 yaşlarına kadar devam eder. Bu verim döneminde her sonbaharda kurumuş, kırılmış ve yaralanmış, hastalıklı, birbiri içerisine giren dallar ile öbür sürgünler ve verilen şeklin dışına taşan yıllık sürgünler budama makası ile kesilirler. 20-25 yaştan sonra yan dallar üzerindeki dalcıklar sıklaşır ve yıllık sürgün uzunluğunda kısalarak verimde düşme görülmeye başlar. İşte verimin düşmeye başladığı fizyolojik dengenin bozulduğu bu dönemde yıllık sürgün miktar ve uzunluğunu artırmak için mümkün olduğu kadar verilen şekle bağlı kalmak suretiyle 10 cm den kısa yıllık sürgünler ve yan dallar üzerindeki dalcıklarda seyreltme yapılır. Dal içlerine ve tacın dışına taşan uzun sürgünler kısaltılarak vegetatif ve  generatif gelişmeye hız kazandırılır. Dolayısıyla bozulan fizyolojik denge yeniden kurulacak şekilde yıllık budama işlemleri ağırlaştırılarak uygulanır.

Terbiye Sistemine Göre Şekil Kazandırılmamış
Bahçelerde Budama Tekniği:

Genelde üretici bahçelerinde tekniğe uygun dikim yapılmadığı ve bahçe terbiye sistemine göre kurulmadığından düzensiz dallanma oluşmaktadır. Bu tür bahçelerde budama uygulaması da yapılmadığından her yıl düzenli olarak verim de alınamamaktadır. Bu bahçelerde;

1- Ocaktaki ana dal sayısı istenilen sayının çok üzerindedir.

2- Ağaçlar Çok sık dikilmiş ve yaşlanmıştır.

3- Dikimde ana dallar arasında bırakılan ara çok dar tutulduğundan bir noktadan dallanma göstermekte, kökleri birbiri içinde gelişmekte, yüksekten dallanmakta ve dallar iç içe girmiş bulunmaktadır.

4- Ocak içleri kapalı olup havalanma ve güneşlenme yetersizdir.

5- Ocaktaki ana dalların gelişmesi düzensiz ve dallar arasında yaş farkı bulunmakta olup hasat sırasında dalların birbirine sürtünmesinden dal ve dalcıklar kırılmakta, mahsul gözleri de dökülmelidir.

6 - Hastalıklı, kuru, yaşlı dallar ile dip sürgünlerinin kesimi yüksek yapılmakta, ana kökler üzerinde bırakılan kök sürgünleri ile yıllardır üretime devam edildiğinden kökler kütükleşmiş ve fonksiyonunu yerine getiremez duruma gelmiştir.

Bu tür bahçelerde budamadan önce ocaklar arasındaki aralık ve mesafeyi genişletmek amacıyla aralardan ocak çıkarılarak işe başlanmalıdır. Ocaktaki ana dal sayısı 6-8’e indirilmeli ve ocak içlerini açacak şekilde yanlara gelişme gösteren dallar bırakılarak yaşlanmış, kurumaya yüz tutmuş hastalıklı dallar ve üst üste gelişme gösteren dallardan bir ta nesi budama testeresi ile dipten kesilmeli ve kesim yerlerine aşı macunu sürülmelidir. Ocak boşluklarında kök sürgünleri geliştirilerek ocağın boş kalan kısımları doldurulup temizlenir. Ocakta bırakılan ana dallar tek tek elden geçirilerek budama makası ile iç içe girmiş, hastalıklı, kurumuş ve yaralanmış dal ve dalcıklar tırnak bırakılmadan kesilir. Ocak içlerine doğru gelişen sürgünler alınıp yanlara fazla taşan sürgünlerde tepe vurması yapılır. Yan dallarda almaşıklı, uzun ve kuvvetli gelişen sürgünler bırakılır. Kısa gelişen sürgünler kesilerek seyrekleştirilir. Böylece gübreleme ile birlikte bozulan fizyolojik dengenin kurulmasına çalışılır.

Köklerde kütükleşme, ana dalların büyük çoğunluğunda karaca karta kaçma, sürgünlerde zayıflama ve dallarda çıplaklaşma söz konusu ise bu tür bahçelerin bozulan fizyolojik dengesini budama ve gübreleme ile sağlamak çok güçtür.

Kök Sürgün Temizliği:Fındık kök sürgünü vermeye çok yatkın bir bitkidir. Gelişen kök sürgünleri ocağın besin maddesine ortak olmakta, dalların sıklaşmasına sebep olmakta, havalanma ve güneşlenmeyi engellemektedir. Bu nedenle üretim süresi boyunca dikilen ana dal sayısı sabit tutularak gelişen kök sürgünleri sonbaharda ve mayıs sonu haziran ayı başında olmak üzere yılda en az iki kez çepin ile temizlenmelidir. Ancak üretim süresi boyunca kurumuş kırılmış  hastalıklı ve yaşlanmış dalların çıkarılması ile açılmış olan yönlere doğru büyüyen kök sürgünlerinden bir tanesi bırakılır ve geliştirilir. Böylece ocak içerisinde boşalan dalların yeri doldurulmuş olur.

Dikimden itibaren fındık fidanlarının sağlıklı olarak gelişebilmesi iyi taçlanma gösterebilmesi ve verime yattıktan sonra da kaliteli ürün verebilmesi için gübrelemeye gerekli dikkatin gösterilmesi gerekir.

Gübrelemeden beklenen faydanın sağlanması, toprakta hangi besin maddesinin noksan olduğunun ve noksanlık derecesinin belirlenmesi ile mümkündür. Gerek yeni dikim yapılacak, gerekse de verim çağında olan bahçelerde fındığın normal bir gübreleme ve bakımı yapılmalıdır.

Gübreleme:

Gübrelemenin faydaları; Bitkilerde Dal-Döl-Bal oluşturmaktır. Kaliteli verim almaktır,gelişme gösterebilmesi için ihtiyacı olan besin maddelerinin belirlenmesinde mutlaka toprak ve yaprak analizlerinin yapılması gerekmektedir.

1-Yeni Dikim Fındık Bahçelerinde Gübreleme: (0-5 yaş) : Toprağı organik maddece zenginleştirmek amacıyla dekara 3-5 ton çiftlik gübresi ve toprak analiz sonuçlarına
göre tavsiye edilen miktarlarda kireç fidan çukurları açılmadan önce bütün araziye homojen olarak dağıtılmalı ve derince çapa yapılmalıdır. Ayrıca temel gübreleme olarak dikimden önce fidan Dikimden önce yapılan bu temel gübrelemeden sonra birinci yıldan itibaren 5 nci yıla kadar her yıl fidan başına 40 gr. Azotlu gübrenin yarısı Mart ayı başında diğer yarısı da Mayıs sonu Haziran ayı başında olmak üzere fidanların etrafına muntazam bir şekilde verilmeli ve çapalanmalıdır. Bu şekilde ilk 5 yılda yapılan gübreleme ile fındık fidanlarında istenilen özelikte yılık sürgün gelişmesi sağlanabilmektedir.

2-- Verim Çağındaki Fındık Bahçelerinin Gübre ve kireçleme: Fındığın normal gelişebilmesi ve bol ürün verebilmesi topraktan aldığı besin maddeleri ile mümkün olmaktadır.Bu besin maddelerinden en önemlileri ise azot, fosfor ve kalsiyumdur. Diğer besin maddeleri de fındık için çok önemli olmasına rağmen bunlar önceki besin maddeleri kadar önemli değildir.Fındık bitkisi normal gelişmesini Ph’sı 5-7 arasında olan topraklarda sağlayabilmekte ve bol ürün verebilmektedir. Ancak fındık tarımı yapılan Karadeniz bölgesi toprakları genellikle asit karakterdedir. Toprakta kireç noksanlığının fındıkta meydana getireceği zararlar diğer besin maddelerinin alınamaması ve toprak yapısının özelliği ile direkt ilgisi olup yaprakların vaktinden önce sararmaları, tepe sürgünlerinde kurumalar, zayıf kök teşekkülü ve azot, fosfor, potasyum noksanlığında görülen arazların meydana gelmesi şeklindedir. Fındık ocağının etrafına açılan çukurlara uygun miktarda fosforlu ve potasyumlu gübreler karıştırılarak verilmelidir.

Asit toprakların kireçlenmesi ile toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri düzeltilir. Toprağın havalanması, ısınması ve su tutma özellikleri de düzeltilmiş olur. Toprakta mikroorganizma faaliyetleri artar, bazı besin maddelerinin ayrışması ve bazılarının da toprakta tutularak yıkanıp gitmesine engel olur. Özellikle asit karakterli olan toprak bünyesini de fındığın gelişmesi için istediği normal Ph derecesine yükseltir.

Fındık için genelde Kasım-Aralık ayları kireçleme için uygundur. Kireçleme işlemi 4-5 yılda bir toprak analizi yaptırılarak ihtiyaç olduğu taktirde tekrarlanmalıdır. Kireçleme fındık bahçelerine iki yöntemle uygulanır. Tavsiye edilen kireç miktarı bahçenin tamamına muntazam ve eşit olarak serpilerek köklere zarar vermeyecek şekilde mümkün olduğu kadar derin çapalanır. Yada ocakların dal iz düşümlerindeki 50-60 cm genişliğinde halka şeklindeki banda muntazam olarak dağıtılarak mümkün olduğu kadar toprak derinliğine çapalanır. Bu takdir de verilecek kireç miktarı birinci yönteme göre daha az olmaktadır.

3-Verim Çağındaki Fındık Bahçelerinde Çiftlik Gübresi Uygulanması: Toprağa verilecek çiftlik gübresi ve benzeri organik gübreler toprağın verimliliğinin artmasına, toprakta besin maddelerinin tutulmasına, su tutma kapasitesinin ve katyon değişim kapasitesinin yükselmesine, toprağın havalanmasına ve işlenmesine, toprağın erken tava gelmesine olumlu etkiler yapmaktadır.

Fındık bahçelerinde bu gübreler Sonbahar veya ilkbahar başında ocağın dal iz düşümüne halka şeklindeki 50-60 cm genişlikteki banda 30-40 kg kadar eşit olarak dağıtılır ve hemen toprağa çapalanır.

 

FINDIĞIN HASAT, HARMAN VE DEPOLANMASI

Hasat :Hasata başlamadan önce fındık bahçelerinde genel bir temizlik yapılmalıdır. Onun için hasattan en az 5-10 gün önce bahçenin girinti adı verilen aletlerle temizliğinin iyice yapılması gerekmektedir Fındıkların hasat olgunluğuna geldiği bazı özelliklere bakılarak anlaşılmaktadır.

Fındığın olgunlaşma belirtileri şunlardır:

1- Zurufların iyice sararıp kızarması kahverengine dönüşmüş olması.

2- Fındık tanelerinin zuruf içerisinde oynamaya başlaması

3- Sert meyve kabuğunun ¾ nisbetinde kızarması kırmızı rengi alması.Fındık iç meyvesinin kendine has sertlik ve tadını alması

4- Sağlam ve dolgun meyveleri taşıyan dalların sallandığı zaman mevcut meyvelerin ¾’ünin daldan dökülmesi fındığın hasat olgunluğuna ulaştığını gösterir. Fındığın en iyi hasat edilme şekli silkme suretiyle yerden toplanması ise de bölgede bu tür hasada imkan verecek bahçeler çok azdır. Bu hasat şeklinde fındıklar tam hasat olgunluğunda toplandığından randıman ve kalite iyi olduğu gibi dal ve dalcıklar ile gelecek yılın mahsulünü oluşturacak olan tomurcuklar da zarar görmemiş olur. Bölgede daha çok uygulanan hasat şekli daldan el ile toplamadır. Bu hasat şeklinde dikkat edilecek en önemli hususlar dalların birbirine sürtünmemesi, çotanakların dala birleştiği yerden tek tek koparılması ve gelecek yılın mahsulünü oluşturacak olan dal, dalcık ve tomurcukların dökülmemesi için sıyırma şeklinde toplama yapılmaması ve hasadı yapılan dalın dikkatlice yerine bırakılmasıdır.

Fındığın Erken Toplanmasının Mahsurları:

1-Tam olgunlaşmamış çotanaklar daldan zor koparıldığından gelecek yılın meyve sürgün gözlerine tahrip edilerek zarar verilmiş olunur.

2-Harmanda fındık çotanakları zuruflar  geç ve güç kururlar.

3-Patozlamada tekleme dediğimiz zuruflu fındık miktarı artar ve ayılama ve kurutma zorlamış.

4-Fındığın içi buruşuk olur kilo kayıpları çok olur randıman değeri düşer ekonomik kayıplar olur.

5-Erken toplanan fındıklar geç kuruyacağından Aflatoksin oluşur.

Fındığı Geç Toplanmasının Mahsurları:

Fındığın bir zaman toprak ile temas etmesi ve ayrıca kabuğunun da çatlaması sonucu fındıkta küf bulaşması artmakta ve Alfatoksin oluşmaktadır.Böylece fındığın kalitesi düşmektedir.

 

FINDIK HASATTINDA DİKKAT EDİLECEK KONULAR:
Fındık olgunlaşınca,bir yıl sonraki fındık verimini oluşturacak sürgünlere ve gözlere zarar vermeden dalından el ile toplanmalıdır.

Fındıklar uygun arazilerde ocaklar altına bez veya tenteler serilerek silkeleme yöntemi ile yerden toplanabilinir.Bu mümkün olmadığı takdirde silkeleme yöntemi ile yere dökülen fındıklar kesinlik ile anında hemen toplanmalıdır.Yerdeki fındık ertesi güne bırakılmamalıdır.Toprak ile uzun süre temas eden fındıklarda rutubet ve nem oranı artarak Alfatoksin oluşumu meydana gelir.

Fındık yağmurlu havalarda toplanıp ıslak olarak çuvallara konmamalı ve çuvallarda bekletilmemelidir.

İlk silkme yöntemi ile daldan düşmeyen fındıkların olgunlaşmasını beklemeli ve bir zaman sonra ikinci bir silkeleme yaparak toplanmalıdır.

Fındık toplamada kesinlik ile naylon çuval kullanılmamalıdır.Hara sepet ve jüt çuvallar kullanılarak harmana nakliyesi yapılarak kısa zamanda boşaltılarak harmana serilmelidir. Toplanan fındıklar çuvallara sıkıştırılarak doldurulmamalıdır.
Bir yıllık emeğinizin karşılığını almak üzere olduğunuz bu günlerde fındığınızı pazara daha kaliteli ulaştırabilmeniz dolayısıyla ülkemiz fındığının hak ettiği değeri bulabilmesi, ihracatının devamlılık göstermesi için;

Aşağıdaki hususlara dikkat etmelisiniz.
1-Hasat mevsiminden en az 5-10 gün önce fındık bahçelerindeki yabancı otları temizlemelisiniz.
2-Bahçede bulunan ve farklı zamanlarda hasat olgunluğuna gelen, farklı çeşitleri ayrı ayrı hasat ediniz.
3-Hasatı, yerden ve fındıklar tam olgunlaştıktan sonra yapınız. Çünkü olgunlaşmadan hasat edilen fındıklar hem çabuk bozulacak hem de randımanı düşük olacaktır.
4-Hasat olgunluğuna gelip kendiliğinden yere dökülen fındıkları diğerlerinin de dökülmesini beklemeden toplayınız.
5-Hasat ettiğiniz fındıkları jüt çuvallar içerisinde, aynı gün harmana getiriniz, kesinlikle naylon çuvallar içinde ve sıkışık bir vaziyette bahçede bekletmeyiniz. Çünkü bunun sonucunda küflenme ve çürüme başlar.
6-Harmana getirdiğiniz zuruflu fındıkları büyük yığınlar ve kalın tabaka oluşturacak şekilde yığıp bekletmeyiniz.
7-Zuruflu fındıkları toprakla temas ettirmeyip, yağmurdan koruyunuz. Ancak kızışma olmaması için de fındıkların üzerine örttüğünüz naylon örtüleri, yağmur nedeniyle uzun süre havasız bırakmayınız.

8-Zuruflu fındıkları; beton harmanlara 15-20 cm kalınlığında serip 4-5 saatte bir çevirerek, güneşte 1-2 gün soldurulduktan sonra patoza veriniz. Bahçelerden toplanan fındıklar arazinin durumuna göre aynı gün veya birkaç gün sonra harmana getirilir ve harmanda 10-15 cm kalınlığında serilerek zurufları kahverengi oluncaya kadar güneşte soldurularak ön kurutma yapılır. Soldurma işleminden sonra fındıklar patozla zuruflardan ayrılarak tenteler üzerinde ince tabakalar halinde güneşte kurumaya bırakılır.
Ön kurutma dahil havanın durumuna göre toplam kurutma süresi 15-20 günü bulur. Tabii şekilde ve güneş altında kurutma Türk fındığının lezzetli olmasında önemli bir etkendir

9-Fındığı verdiğiniz patozun fındıkları zurufundan tam olarak ayırmasına fakat fındık kabuğuna zarar vermemesine dikkat ediniz.
10-Zurufundan ayrılmış dane fındıkları; hafif meyilli ve temiz beton harmanda kurutunuz, eğer harmanınız beton değilse fındığınızın toprakla temasını önlemek için jüt tente veya bez kullanınız.
11-En fazla 5 cm kalınlıkta beton veya jüt tente üzerine sererek kurumaya bıraktığımız dane fındıkları yağmurdan korumak için üzerine örteceğiniz naylon örtüyü direkt fındığın üzerine değil, en az 30-40 cm yükseklikte yaptığınız çardağın üzerine örtmelisiniz.
12-Tam olarak kuruttuğunuz kabuklu dane fındıkların içindeki patozun kırdığı iç fındıklarla yabancı maddeleri seçiniz, çünkü bu maddelerin dayanıklılık süresi az olduğu için küflenecektir.
13-Kuruyan fındıkları iyice soğuduktan sonra, sabah erken veya akşam geç saatte jüt çuvallara doldurunuz. Naylon çuvallara fındık koyulduğunda kızışma yapmakta, bunun sonucunda da küflenen fındıklarda kanser yapıcı etkisi olan aflatoksin maddesi oluşmaktadır ki bu madde hem fındığınızın kalitesini hem de insanların sağlığını etkileyecektir.
14-Kuruyan kabuklu fındığınızı hemen pazara götürmeyecekseniz temiz, rutubetsiz ve havalandırma özelliğine sahip bir depoda muhafaza ediniz.

 

Harman : Fındığınıza göstereceğiniz ilgi ve özenin gelirinizi bir kat daha artıracağını unutmayınız.
Sepetlere toplanan fındıklar yörelere göre harar, selek ve hey adı verilen 30-40 kg’lık sepetler ile veya çuvallara doldurulmak suretiyle sırtta ve ulaşım araçları ile harman yerlerine taşınırlar. Bölgede harman yerleri genellikle düz veya hafif meyilli çayırlık ve sert toprak olan yerlerdir.

Harmanlarda ön kurutma soldurma dönemi alfatoksinin oluşumun en hassas zamanıdır.Bu dönemde fındıkta bulunan su hareketleri mutlaka kontrol altına alınmalıdır.

Toplaman fındıklar ayni gün harmana getirilmeli ve ince bir tabaka halinde 10- 15 cm kalınlığında serilerek yayılmalıdır.Büyük yığınlar halinde bekletilmemelidir.

Ön kurutma ve soldurma döneminde serili fındıklar sık sık duruma göre 2-3 saat ara ile karıştırılarak havalandırılmalıdır.

Ön kurutma soldurma sırasında havalandırmak için karıştırılan fındıkların çatlamamasına ve kırılmamasına dikkat etmelidir. Çatlayan ve kırılan fındıklar çabuk çürür, tadı acılaşır ve küfler tarafından kolaylık ile bozularak alfatoksinler  oluşur.

Fındıklar ön kurutma ve soldurma döneminde yağışlardan 30-40 cm yükseklikte çardak yapılarak korunmalıdır.

 

Fındıkların zurufları kavsakların ayrılması patoz ile yapılacak ise fındıklarda ön kurutma soldurma işlemi mutlaka yapılmalıdır.

Soldurma:Ön kurutma olarak bilinir.Harmanda soldurma dönemi alfatoksin oluşumunda en kritik dönemdir.

Toplanan fındıklar ayni gün içerisinde harmana  getirilerek harmana 10-15 cm kalınlığında ince bir tabaka halinde serilmeli yayılmalıdır.Serilen fındıklar hava durumuna göre sık sık karıştırılarak havalandırılmalıdır.Fındıklar büyük yığınlar halinde bekletilmemelidir.

Soldurma ve fındık kurutmalarında havalandırma karıştırılmalarında ağaç ve tahta tırmıklar kullanılmalıdır.Fındıkların kabuk çatlamalarına ve kırılmalarına neden olunmamalıdır.Kabukları çatlayan fındıklar çabuk çürür,acılaşır ve küfler tarafından kolaylıkla bozulur.

Fındıklar harmanda soldurma işlemlerinde yağışlardan korunması için çardak yapılarak korunmalıdır,ıslanması korunmalıdır.

PATOZUN ÖZELLİKLERİ:

Fındıkların patoz(Fındık Ayıklama Makinesi) den geçirirken kabuk çizilmemelerine,kırık ve çatlakların oluşmamasına çok dikkat etmelidir.

Fındık kabuklarının büyüklüğüne ve fındığın çeşidine göre patoz elekleri uygun elek ile değiştirilmelidir.

Patoz  iyi ayarlanmalı fındık kabuklarını kırmamalıdır.Kırılarak kabuğundan ayrılan iç fındıklar(harman içi) dane fındığın içinden ayıklanmalıdır.Çünkü iç fındıklar küflerin oluşmasına ve bulaşmasına neden olmakta,dolayısı ile sağlam fındıkların kalitesini bozmaktadır.

Fındık patozlama işi bitiminde patoz  temizlenerek yağlama işlemleri yapılarak kapalı yerde korunmalıdır.

 

Harman yerine getirilen fındıklar 3-5 gün yığın halinde bekletilir. Daha sonra tırmık ile harman alanına 10-15 cm kalınlıkta bir tabaka halinde serilir. Güneşli havalarda tahta kürek veya tırmık ile her gün karıştırılarak 3-5 gün kurutulur. Belli bir miktar kuruyan bu fındıklar patoz denilen fındık ayıklama makinesina verilmek suretiyle zuruflarından ayrılırlar.

FINDIĞIN HARMANDA KURUTULMASI.

Ayıklanan bu fındıklar toprak harmanlarda bez, beton harmanlarda jüt ve bez  tente kullanılarak 2-4 cm kalınlıkta serilirler

Zurufundan ayrılan dane fındıklar hala yüksek nem içermektedirler.Bu yüksek nemin en fazla iki gün içerisinde % 5 nem derecesine kadar kurutulmalıdır.

Patoz dan yeni çıkan tane fındıklar basit kurutma makinelerinde 20-25 saat içerisinde kurutulabilinir.Ancak kurutma sıcaklığı 40 C’ sıcaklığı geçmemelidir.Yüksek sıcak da fındık ani su kaybından dolayı tat ve kalitesi düşer.Fındık normal sıcaklık derecelerinde kurutulmalıdır.

Fındığı kurutulacak harman temiz sert toprak ve beton  düz veya biraz meyilli zemin üzerinde fındık güneşte kurutulmalıdır.Fındıkların toprak ile teması önlenmelidir.fındıklar jüt veya bez tente üzerine serilerek kurutulmalıdır.Fındık naylon zemin üzerine serilmemelidir.

Fındıkların yağmurdan ıslanmaması için fındık ile örtü arasında en az 25-30 cm boşluk olacak şekilde çardak çadır yapılmalıdır.Fındığın üzerine direk doğrudan naylon örtü  serilmemelidir.Fındık tarımında asla naylon malzemeler kullanılmamalıdır.

Kurutma sırasında fındıklar sık sık ağaç tahta tırmık ile karıştırılarak havalandırılmalıdır.Fındıkların kırılmasını ve çatlamasına neden olacak hareketlerden kaçınmalıdır.fındığın üzerinde oturulmamalı ve yürünmemelidir.

Kurutulan fındıkların içerisinde bulunan  dal,yaprak taş ve diğer yabancı maddelerden ayıklanmalıdır.

Harmanda kuruyan fındıkların çuvallara alınması  günün serin akşam saatleri seçilmeli,fındığın soğuması beklenmelidir.Sıcak fındıklar asla çuvala alınmamalıdır.Fındığın taşınması ve depolanmasında jüt ve bez çuvallar kullanılmalıdır.
Güneşli havalarda her gün 2-3 defa tırmık ile karıştırılarak kurumaları sağlanır. Bu şekilde 3-4 gün kuruyan fındıklar vantilatörden geçirilmek suretiyle toz, toprak, zuruf parçalarından ve içi boşlarından ayrılır. Bu şekilde temizlenen fındıklar tekrar harman yerine serilerek içlerinde bulunan taş, toprak gibi sert ve yabancı cisimler alınır.

 

FINDIĞIN DEPOLANMASI VE DEPONUN ÖZELLİKLERİ:

Fındığın depolanmasında amaç fındığın kalitesini iyi korumaktır. Fındığın küflenmesini,renk tat lezzet ve aroma kalite kaybını önlemektir.

1- Depo olarak kullanılacak olan yer serin, kuru ve havalanabilir nitelikte olmalıdır. Bu şartlarda fındık en fazla 1 yıl özelliği bozulmadan muhafaza edilebilir. 1 yıldan daha uzun bir süre muhafaza için ısının 2-4.5 C ‘de ve nisbi rutubetin %55-60 arasında olması gereklidir. Isının yükselmesi acılaşmaya, nisbi nem oranının artmasın da küflenmeye yol açmaktadır.                                                                             

2-Depo doğrudan güneş ışığı almamalı,nem yapmamalıdır.

3-Depo taban su baskınlarına karşı yerden yüksek tabanlı olmalıdır.

4-Depo üstü tavan ve çatılar akmayı,sızmayı önlemeli.sıcaklık değişimlerinde etkilenmeyi önleyecek şekilde yalıtımlı olmalıdır.

5-Deponun içerinden geçen su ve kanalizasyon boruları lavabo olmamalıdır.

6-Depo sıcaklığı 5-10 C’ derece olmalı,deponun ideal nemi % 70’in üzerinde olmamalıdır.

7-Deponun giriş ve çıkışlarında ilaçlı dezenfekte çukurları olmalı hijyenik ortam 

    sağlanmalıdır.Giriş ve çıkışlar kontrollü olmalıdır.

8-Deponun kapı ve pencereleri zararlıların girişini önleyecek şekilde olmalıdır.

9-Fındık konulacak depolara önceden  zararlılara karşı ilaçlanmalı ve temizlenmelidir.

    Ayrıca  depolara  böcek ve fare girişi engellenmeli düzenekler  havalandırmalar

     yapılmalıdır.

10-Depo tabanı ızgaralı olmalıdır.Fındık çuvalları bu ızgaralar üzerine en fazla 10 çuval  üst

      üstte konulmalıdır.

11-Depolanan fındık çuvalları ile duvar arasında ve istifler arasında en az 10 cm uzak mesafe

      olmalıdır.Çuvallar duvara temas etmemelidir.

12-Yığın halinde ve çok sayıda çuvallar üst üstde konularak depolanma yapılmamalıdır.

       Özellikle yığın halinde depolanan fındıklar havasız kalacağından küf oluşması meydana

       gelir fındığın kalitesi bozulur.Ayrıca aşırı basınç fındığın korucu zarlarına zarar vererek

       fındığın tadını lezzetinin acılaşmasına neden olur. Alfatoksinlerin oluşmasına ortam

       hazırlanılmış olunur.

 

Alfatoksin fındığın kalitesini  bozmakta ve besin değerini düşürmektedir.Kalitesi bozuk fındığın ihracatı yapılmadığında ülke ekonomisi zarar görmektedir.Dış ülkelerde Ülkenin ticai itibarı düşmekte olup,bu durumda fındık üreticisinin geliri azalmaktadır.

 

Fındık üreticileri Alfatoksini önlerlerse,geleceğini garanti altına almış olurlar,

Fındık üreticilerin geleceği için fındığın geleceği önemlidir.

 

 

FINDIK TARIM TAKVİMİNDE YAPILACAK İŞLEMLER:

Modern tarım tekniklerine uygun olarak fındık ürününe uygulanması gereken zirai faaliyetler aylar itibariyle aşağıya çıkarılmıştır.

 

OCAK:

 Bu ayda, dişi çiçekler diğer adıyla karanfiller fındık dallarında kendilerini göstermeye başlarlar. Pulcuklarla örtülü bir tomurcuğun ucundan çıkan, çeşitlere göre kırmızı, bordo ve pembe renklerde değişen kıl gibi ince uzantıları olan bu dişi çiçekler, ileride birer fındık çotanağı olacaklardır.

Bol ürün alınmak isteniyorsa, bu karanfillerin sağlıklı olmaları ve soğuklardan etkilenmeden döllenmeleri gerekir. Bu bakımdan, kış aylarında veya sonrasında gelen geç ilkbahar donlarına karşı bu aylarda önlem alınmalıdır.

Bunun içinde, genellikle mart ayı sonlarına kadar, bahçe içinde kolay yanıcı, sis veya duman veren, çalı-çırpı veya diğer yanıcı materyal temin edilerek hakim rüzgarların geldiği yönlere yığılmalıdır. Bunlar don tehlikesi baş gösterdiğinde, gaz yağı gibi kolay yanıcı maddelerle tutuşturularak fındık bahçeleri dondan korunabilir.

Yine bu ayda tomurcuklar patlamadan önce Virgül koşnili ile ilaçlı mücadele yapılır.

Ayrıca, özellikle kumlu topraklarda görülen Dalkıran zararlısı ile kültürel mücadele için de bulaşık ve kurumuş dallar toplanarak yakılabilir. Bu işlem gelecek aylarda da sürdürülür.

 

ŞUBAT:

Fındıklarda dişi çiçekler yani karanfiller iyice olgunlaşmışlar, erkek çiçekler diğer adıyla püslerde fenerlenmeye yani çiçek tozlarını yaymaya başlamışlardır.

Özellikle yağış olmadığı hele de hafif hafif esen rüzgarlı günlerde fındık bahçeleri sapsarı bir tül gibi görünmeye başlar. Bu, sarı renkli çiçek tozlarını rüzgarlarla uçarak karanfillere ulaşması ve döllenmeni  başlayacağının işaretidir.

Havalar bu ayda ne kadar güzel geçer, ne kadar içek tozu uçuşur ve karanfillere ulaşırsa ve döllenme ne kadar iyi olursa, o yıl ürün de o kadar bol olabilecek demektir.

Elbet iyi ve bol ürün almak için, döllenen karanfilleri de iyi beslemek gerekir. Bunu için yanmış çiftlik gübresini bu adan itibaren verilmelidir.3-4 yılda bir kullanılan çiftlik gübresi ocakların çevresine dal izdüşümüne (dalların tam altına) gelecek şekilde 25-30 kg kadar ve kesinlikle toprağa karıştırılmak suretiyle verilmelidir. Unutulmamalıdır ki bir ton yanmış çiftlik gübresinde 5,5 kg azot, 2,5 kg fosfor, 5,5-6 kg potasyum ve diğer bazı bitki besin maddeleri bulunmakta, ayrıca verilen toprakların yapısını da iyileştirmektedir.

Bu sıralarda, zarar yapmaya başlayan kozalak akarı’ nı ve kışı kozalak içinde geçiren filiz güvesi’ ni yok etmek için kozalakların elle toplanarak yakılması oldukça yararlıdır.

İyi bir gübreleme; daha çok ürün, daha bol kazanç demektir.

Kullandığımız çiftlik gübresi yanmamış ise , Bahçemizin gübreden yeterli faydayı görmediği gibi ısırgan, böğürtlen gibi yabancı otlarla da bulaşabileceği unutulmamalıdır.

 

MART:

 Bir yandan; ” Mart’ın kapıdan baktırıp, kazma-kürek yaktırdığı” soğuklar zaman zaman görülürse de havaların da toprağın da artık ısınmaya başladığı, diğer bir deyişle canlıların kıpırdanmaya başladığı aydır mart ayı. Mart ayında bütün tabiatın canlıların uyandığı hareketlendiği zamandır.

Artık bitkilerin ihtiyacı olan besin maddeleri yani gübre toprağa verilmelidir. Özellikle azotlu gübrelerin tavsiye edilen miktarının yarısı bu ay içinde, çiftlik gübresinde olduğu gibi, dal izdüşümlerine serpildikten sonra 5-10 cm derinlikte çapalanan toprağa karıştırılır. Yalnız gübre verilmeden önce toprak analizleri yaptırılıp gübreyi ona göre vermekle, eksik veya fazla gübreleme önlenmiş olur.

Gübrelerin çapalanarak toprağa karıştırılması ile hem gübrenin yararı sağlanmış; hem de kışı toprakta geçiren çeşitli zararlı böceklerle kültürel mücadele edilmiş olur. Çeşitli tomurcukların arasına girerek kozalak veya fındık gülü adı verilen Fındık Kozalak Akarı zararlısı ile ilaçlı mücadeleye de havaların sıcak gittiği yıllarda yine bu ay sonlarında, yeni sürgünlerde dipten itibaren üçüncü yaprak geriye devrildiğinde ilaçlı mücadeleye başlanır.

Fındık Yaprak Deleni ile ilaçlı mücadele de yine bu ayın başlarından itibaren, larvaları galeri açmadan önce yapılır.

Bu ayda ilkbahar geç donlarından erken yeşillenen bahçelerde zarar görmemelerine karşı önlemler alınmalıdır.
Bu arada kıştan zarar görmüş sürgün ve dalların ayıklanmasına yine devam edilir.
Yazlık (azotlu) gübrelerle, ahır gübrelerinin ocakların dibinden 50-60 cm uzaklıkta, dalların altına gelecek şekilde serperken, mutlaka çapalanmalı ve toprağa karışması sağlanmalıdır.

NİSAN:
Fındık dalları artık yeşermeye, bahçeler yemyeşil bir örtüye bürünmeye başlamıştır. Fındık çotanakları da bu aydan itibaren belirmeye başlar.

Genelde fındık bahçelerinde Fındık Kozalak Akarı ile ilaçlı mücadelenin yapılabildiği dönem bu aydır. Ocak başına ortalama 30 kozalak var ise yeni sürgünlerde dipten itibaren 3. yaprak geriye devriliyorsa derhal ilaçlanmaya başlanmalıdır. Böylece Fındık Filiz Güvesi ile de mücadele edilmiş olur. Çünkü, fındık filiz güveleri de kışı kozalakların içinde geçirirler ve ilkbaharda yeni gelişen tomurcuklarla sürgünlerde galeri açarak kurumalarına neden olurlar. İlaçlama 15 gün sonra tekrarlanırsa daha iyi sonuç alınır. İlaç atılan bahçelere 30 gün süre ile hayvan sokulmamalıdır. Son yıllarda özellikle urlu ve şekilsiz iç fındık zarar şekliyle tanınan ve halk arasında pis kokulu böcek olarak bilinen Fındık Yeşil Kokarcası zararının yoğun olduğu bahçelerde kışlamış erginlere karşı İlaçlı mücadele Nisan ayının ikinci yarısında yapılır.

Sabahın erken saatlerinde 10 ocak silkelenmeli ve en az 1 kışlamış ergin düşerse ilaçlama dekara 8-10 lt su atılarak yapılmalıdır. Azotlu Gübreleme geçmişse, bu ay içinde de kullanılabilir. Unutulmamalıdır ki, doğan fındığı dalda tutmak ve onu beslemek insanların elindedir.

Zirai mücadelede başarı; hedef zararlıya etkili ilacın önerilen dozda ve zamanda kullanılmasıyla mümkündür.
Fındık başladığı bu ayda fındığın zararlıları da zarar vermeye başlamışlardır. Bu bakımdan mayıs ayındaki zararlı mücadelesine önem verilmelidir.

 

MAYIS :
Tüm canlıların kış uykusundan çıkıp faaliyete geçtiği, bu ay fındık çotanaklarının irilip dane içlerinin oluşmaya başladığı bu aylarda fındığın zararlıları da fındığa zarar vermeye başlarlar.

Bir çiftinin yaklaşık 200 meyveye zarar veren, fındığın en yaygın zararlısı olan Fındık Kurdu ile mücadele danelerin mercimek iriliğine ulaştığı bu ayda yapılır. Bunun için; sabahın erken saatlerinde dallar 3x3,5 metre boyutunda beyaz bir beze silkelenerek Fındık Kurdu erginlerine bakılır. Eğer her 10 ocak da en az 3 ergin böcek düşüyorsa kesinlikle ilaçlama yapılmalıdır.

 Fındık kurdu için çok çeşitli ilaçlar varsa da; gerek çevreye ve özellikle kuşlarla arılara zarar vermemek için sulandırılabilir ilaçlar kullanılmalıdır. İlaçlama ocağın tacını aşmayacak ve yaprakların altlarını kaplayacak şekilde yapılmalıdır. İlaçlanan bahçeye üç hafta hayvan sokulmamalıdır.

Tavsiye edilen azotlu (yazlık) gübrenin ikinci yarısı bu ayın sonlarına doğru ilk yarısındaki gibi (mart ayında) uygulanır.
Fındık bahçelerinde; yapraktan verilen mikro (iz) element içeren yaprak gübreleri, mayıs- temmuz ayları arasında 15-20 gün ara ile 2-3 defa uygulanmakta olup, ilk uygulamasına ise bu ayın sonlarına doğru başlanılmaktadır.
İlaçlama yapılan bahçeye belirtilen süre içinde hayvan sokulmamalı ve bahçedeki meyveler iyice yıkanmadan kesinlikle yenmemelidir.

HAZİRAN:
Yazın başlangıcı sayılan bu ayda daneler gelişip çotanaklar irilmeye başlamıştır. Üretici bahçesini gezerken bir yıllık çabasının karşılığı olan daldaki bu çotanaklara bakarak o yıl ürününün ne kadar olacağını tahmin eder, buna göre de kazancını hesaplamaya başlar.

Bahçede ısırgan, böğürtlen gibi yabancı otlara karşı herbisit (yabancı ot ilacı) uygulaması bu ay sonlarına doğru yapılır.
Fındık ocaklarındaki dip sürgünleri şayet sonbaharda temizlenmemişse bu ayda da temizlenebilir. Fındık dallarında bitki öz suyunu emerek beslenen ve bitkinin zayıf düşmesine hatta kurumalara neden olan fındık kahverengi koşnili’nin hareketli 1. dönem larvalarına karşı yapılan ilaçlı mücadelede başarı sağlanmaktadır. Haziran ayı sonlarına doğru (Yumurtadan çıkışın tamamlanmasına yakın) ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Son yıllarda büyük yayılım göstererek üreticilerin de yoğun şikayetine neden olan bu zararlıyla İlaçlı mücadeledeye başlamadan önce bahçeden tesadüfen alınan 10 ocaktan işaretlenen 3er bulaşık sürgün yani toplam 30 sürgünün her birinde 5 c Başarılı bir ilaçlama için tüm yaprak, dal ve sürgünlerin tamamen ilaçlanması gerekir.
Bu ayda ayrıca dalkıran zararlısıyla da ilaçlı mücadele yapılır. Zararlıyla bulaşık bahçelerde haziran ayının ikinci yarısında bahçe gezilir dallarda galeri açmaya başlanmış ergin dişi böceklerin çıkardığı taze odun talaşı görüldüğünde ilaçlamaya başlanmalı ilk ilaçlamadan 15-20 gün sonra ikinci ilaçlama yapılmalı.

 

TEMMUZ :
Fındık üreticisinin gözlerini fındık dallarından ayıramadığı sevinçli, umut dolu olduğu bu ayda; fındık içleri meyveyi doldurmuş, kabukları da iyice sertleşmiştir.
Yağışların az olduğu bazı yıllarda, kuraklık baş gösterebilir. Fındık bahçelerinin bu olumsuz şarttan etkilenip, bitkinin su dengesinin bozulmasına dolayısıyla, meyve içinin iyi teşekkül etmemesi ile hasat önü dökümünün artmasına sebep vermemek için, imkanlar elverdiğince bahçeler sulanmalıdır.
Artık,fındıkları toplanması yaklaşmıştır. Bahçelerde hasat önü temizliği, evde, harmanda araç-gereç onarımları ve eksiklerin giderilmesi, harman yerinin hazırlanması gerekir.
Fındık kokarcası’ nın nimf yoğunluğu fazla ise İlaçlama yapılabilir. Bunun için nisan ayında belirtilen ilaçların her hangi biriyle (değişik olması tavsiye edilir) dekara 50 lt su atılarak nimf ilaçlaması yapılır.
İleride uygun ve yeterli gübre kullanmak amacıyla analiz yaptırmak için yaprak örneğide bu ayın ikinci yarısı (hasattan 10-15 gün önce) alınmalıdır. Toprak örneği ise gübre verilmeden önce her zaman alınabilir.

Gübreleme yapmadan önce; bahçe toprağının ve/veya fındık yaprağının analizi yaptırılarak belirlenen cins ve ihtiyaca göre gübre kullanılmalıdır.
Böylece boş yere gübre atılmamış ve toprağın yapısı bozulmamış olur.

 

AĞUSTOS:
Fındık hasadının yapıldığı, yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle tüm bahçelerin şenlendiği bu ayda yediden yetmişe herkes fındığın peşindedir. anlı koşnil var ise ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Bir yıl fındıkla yatıp fındıkla kalkan üreticinin emeğinin artık hasat zamanı gelmiştir.

Ancak; hasat ederken bir yıllık emeğinin karşılığını tam alabilmesi için, fındığının tam hasat olgunluğuna gelmiş olmasına önem vermelidir. Çünkü tam olgunlaşmadan hasat edilen fındıkların iç randımanı düşer, buruşuk oranı artıp depolanma süreleri kısalmaktadır. Daldan ve dalların silkelenmesiyle yere düşürülenlerin elle toplanmasıyla hasat edilen fındıkların harmanlaması ve depolamasında da kalitenin korunması için belirlenen şartlara uyulması hem üreticinin hem de ülkemiz ekonomisine sağlayacağı katkı unutulmamalıdır .

SAYIN FINDIK ÜRETİCİLERİ:

Bir yıllık emeğinizin karşılığını almak üzere olduğunuz bu günlerde fındığınızı pazara daha kaliteli ulaştırabilmeniz dolayısıyla ülkemiz fındığının hak ettiği değeri bulabilmesi, ihracatının devamlılık göstermesi için;
Fındık Hasattın da Aşağıdaki hususlara dikkat etmelidir.
1-Hasat mevsiminden en az 5-10 gün önce fındık bahçelerindeki yabancı otları temizlemelisiniz.
2-Bahçede bulunan ve farklı zamanlarda hasat olgunluğuna gelen, farklı çeşitleri ayrı ayrı hasat ediniz.
3-Hasatı, yerden ve fındıklar tam olgunlaştıktan sonra yapınız. Çünkü olgunlaşmadan hasat edilen fındıklar hem çabuk bozulacak hem de randımanı düşük olacaktır.
4-Hasat olgunluğuna gelip kendiliğinden yere dökülen fındıkları diğerlerinin de dökülmesini beklemeden toplayınız.
5-Hasat ettiğiniz fındıkları jüt çuvallar içerisinde, aynı gün harmana getiriniz, kesinlikle naylon çuvallar içinde ve sıkışık bir vaziyette bahçede bekletmeyiniz. Çünkü bunun sonucunda küflenme ve çürüme başlar.
6-Harmana getirdiğiniz zuruflu fındıkları büyük yığınlar ve kalın tabaka oluşturacak şekilde yığıp bekletmeyiniz.
7-Zuruflu fındıkları toprakla temas ettirmeyip, yağmurdan koruyunuz. Ancak kızışma olmaması için de fındıkların üzerine örttüğünüz naylon örtüleri, yağmur nedeniyle uzun süre   havasız bırakmayınız.

8-Zuruflu fındıkları; beton harmanlara 15-20 cm kalınlığında serip 4-5 saatte bir çevirerek, güneşte 1-2 gün soldurulduktan sonra patoza veriniz.
9-Fındığı verdiğiniz patozun fındıkları zurufundan tam olarak ayırmasına fakat fındık kabuğuna zarar vermemesine dikkat ediniz.
10-Zurufundan ayrılmış dane fındıkları; hafif meyilli ve temiz beton harmanda kurutunuz, eğer harmanınız beton değilse fındığınızın toprakla temasını önlemek için jüt tente veya bez kullanınız.
11-En fazla 5 cm kalınlıkta beton veya jüt tente üzerine sererek kurumaya bıraktığımız dane fındıkları yağmurdan korumak için üzerine örteceğiniz naylon örtüyü direkt fındığın üzerine değil, en az 30-40 cm yükseklikte yaptığınız çardağın üzerine örtmelisiniz.
12-Tam olarak kuruttuğunuz kabuklu dane fındıkların içindeki patozun kırdığı iç fındıklarla yabancı maddeleri seçiniz, çünkü bu maddelerin dayanıklılık süresi az olduğu için küflenecektir.
13-Kuruyan fındıkları iyice soğuduktan sonra, sabah erken veya akşam geç saatte jüt çuvallara doldurunuz. Naylon çuvallara fındık koyulduğunda kızışma yapmakta, bunun sonucunda da küflenen fındıklarda kanser yapıcı etkisi olan aflatoksin maddesi oluşmaktadır ki bu madde hem fındığınızın kalitesini hem de insanların sağlığını etkileyecektir.
14-Kuruyan kabuklu fındığınızı hemen pazara götürmeyecekseniz temiz, rutubetsiz ve havalandırma özelliğine sahip bir depoda muhafaza ediniz.
Fındığınıza göstereceğiniz ilgi ve özenin gelirinizi bir kat daha artıracağını unutmayınız.

 

EYLÜL:

 Harman zamanı geciken bazı yörelerde, ürünü sonbahar yağmurlarından iyi korumak gerekmektedir.
Erken kurutulamayan veya naylon örtü altında uzun süre kalan fındıkların zarar görmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Fındık hasadı tamamlandıktan sonra, fındık filiz güvesi mücadelesi de yapılmalıdır. Bunun için yaprakların altında orta damar ile yan damarların birleştiği üçgen girintilerde kahverengi lekeler bulunup bulunmadığına bakılmalı, baktığımız 100 yaprağın 15’ inden fazlasında araz görülüyorsa ilaçlama yapılmalıdır.

 

EKİM
Fındıklar toplanıp, harman alınmış, çoğu üretici ürününü pazara götürüp bir yıllık emeğinin karşılığını da elde etmiştir. Sıra gelecek yılın ürününü daha da artırmaya, en azından devam ettirmeye gelmiştir. Çünkü Ekim ve Kasım ayları gelecek yıl ürününe hizmet etme aylarıdır.
Bunun içinde budamaya önem verilmelidir. Öncelikle fındık dalları ayıklanmalı kurumuş, kırılmış veya verimden düşmüş dallar hatta ocaklar çıkarılarak yerleri yeni genç kök sürgünlerine bırakılmalıdır. Bu arada gereksiz kök sürgünleri de ayıklanmalıdır.

Bu aylar içerisinde kışlık gübre adı verilen fosforlu ve potasyumlu gübrelerin toprağa verilme zamanı da Ekim-Kasım aylarıdır. Genellikle 3 yılda bir verilen fosforlu gübrelerde, ocakların çevresinde dal izdüşümüne(dalların altına) gelecek şekilde 10-15 cm derinlikte açılacak 20-30 çukura atılarak kullanılmalıdır.

 Yine Mayıs böceği larvaları ile ilaçlı mücadele de eylül-ekim aylarında yapılır. Bunun için 50x50 cm ‘lik çerçeve ile bahçenin araz görülen 16 ayrı yerinde işaretleme yapılır, buralar 25 cm derinliğinde kazılır bir örtü üzerine alınan toprak incelenerek 1m ² de (4 çerçeve alanı) 3 adet larva varsa toprak ilaçlaması yapılmalıdır.

 

KASIM :
Kış mevsiminin başlangıcı sayılan Kasım ayında havaların uygun olduğu zamanlarda, fındık bahçelerinde ayıklama işlerine devam edilir. Yine kışlık (fosforlu) gübre verilmesi geciken yörelerde bu işler tamamlanır.
Fındığın iyi gelişip bol ürün verebilmesi için yetiştiği toprağın ph’ nın 5-7 arasında olması gerekmektedir. Bu ay, toprak ve yaprak analizlerinin sonucunda bahçemize tavsiye edilen kireç, fındık ocaklarının dal izdüşümlerine serpildikten sonra 5-10 cm derinlikte çapalanarak toprağa karıştırılıp verilir.
Bahçeye tavsiye edilen kışlık gübrelerle kirecin aynı anda verilmemesi tavsiye edilmektedir.

Mayıs aylarında mücadele edilen virgül koşnili ile bu ayda da ilaçlı mücadele yapılabilir. Öte yandan kurumuş dallar toplanırken dalkıran ile de mücadele edilmiş olur. Kışı bol yağışlı geçen yörelerde çiftlik gübresi bu aydan mart ayına kadar verilebilir. Unutulmamalıdır ki en iyi gübre çiftlik gübresidir ve toprağa gerekli olan hemen her çeşit besin maddesi bu gübrelerde vardır.
Kasım ayı işlerin azaldığı ay ise de fındık üreticisi kışlık odununu, ahırındaki hayvanlarının altının kuruluğunu temin edebilmek için bahçesinden çıkamayacaktır.
Toprağa gübre verirken;ocak diplerine serpip bırakılmamalıdır.

 

ARALIK
Fındık üreticisinin işlerinin en az olduğu dinlenmesi gereken aydır bu ay. Ama nasıl dinlenebilsin?
Fındık dallarında püsler irileşmiş, karanfillerin tomurcukları şişmiş ve tam patlamaya hazır, yer yer kırmızı uçları görülmektedir.
Fındık bitkisi duruyor, dinleniyor mu ki, üretici oturabilsin, dinlenebilsin. O da, gelecek yılda daha iyi ürün alabilmek için uygun bulduğu zamanlarda yine bahçesindedir. Örneğin toprak ve yaprak analizlerinin sonuçlarına göre diğer aylarda zaman bulamamışsa kirecini verir, çitlerini, hendeklerini onarır...
Durmak yoktur fındık bitkisinde de üreticisinde de. Hep çalışır, çalışır, çalışır...

Ürününüz bol, kazancınız güzel ve bereketli olsun.

                                                             

                                            FINDIK VE AFLATOKSİN

Günlük yaşantımızda sık görülen ve hemen her çeşit gıda maddesinde üreyebilen küfler, son yıllarda üzerinde önemle durulan bir araştırma konusu olmuştur. Küfler, uygun koşullarda ham ve işlenmiş materyalde çoğalarak bir yandan ürünün kalite ve kantitesini değiştirip bozulmasına neden olmakta diğer yandan da insan sağlığı için az veya çok zararlı toksik maddeler oluşturmaktadırlar.Funguslar (küfler) geniş bir grup olup bunları halkımız; mayalar, pas hastalığına neden olan organizmalar, bitkilerde çürümelere neden olan ve insan-hayvanlarda hastalık yapan etmenler olarak bilirler. Ancak insanlarca gıda olarak tüketilen, yemeklik mantarların da aynı gruptan olduğu pek bilinmez. Bu organizmalar bitki, hayvan ve insanlarda birçok hastalığa neden olduğu gibi her yıl tarımsal ürünlerin büyük bir çoğunluğunu da kayba uğratmaktadırlar.


 

 

MİKOTOKSİNLER

Küfler, üzerinde geliştikleri ürünlerde belirli koşullarda toksinler oluşturur ve bunların canlı organizmaya etkileri çok farklılık gösterir. İnsan, bitki ve sıcak kanlı hayvanlar için toksin olanlar mikotoksinler olarak adlandırılmaktadır. Mikotoksinler funguslar (küfler) tarafından üretilen sekonder metabolitlerdir.

 Bunlar bitki, insan ve hayvanlarda doğal olmayan ve zararlı biyolojik değişmelere neden olmaktadırlar.Doğal koşullarda insanlar ve hayvanlarda kitle halinde zehirlenmeler yapan en önemli mikotoksinler ise Aspergillus, Penicillium ve Fusarium cinsi küfler tarafından oluşturulmaktadır. Kimyasal yapısı belirlenen ilk mikotoksin Aspergillus flavus ve Aspergillus parasitucus türleri tarafından oluşturulan “aflatoksin” dir.

Mikotoksinler üzerindeki çalışmalar, 1960’da aflatoksinin bulunmasından sonra yoğunluk kazanmış ve bütün dünyada inceleme konusu olmuştur. Yapılan çalışmalar aflatoksinin B1, B2, G1, G2 olmak üzere dört temel bileşiği olduğunu göstermiştir. Ultraviole ışık altında bunlardan ikisi mavi, ikisi de yeşildir. Bu fluorans renklere göre ortaya çıkan toksinlerden mavi olanlarına Blue’nun baş harfi olarak B1 ve B2 , Green’in baş harfi olarak da G1 ve G2 adı verilmiştir. Bugün 18 türevi olduğu bilinen aflatoksinin en toksik özellikteki olanı B1 ‘dir.

 

FINDIĞA KÜF BULAŞIM NOKTALARI VE KÜF OLUŞUMUNA ETKİ EDEN UNSURLAR  

Fındıkta küf bulaşması yaygın olup, gelişmeleri insan ve hayvan sağlığı için önemli bir risk oluşturmaktadır. Küf gelişimi bahçede başlamakta, hasat ve yetersiz veya uygun olmayan kurutma koşulları nedeniyle gelişebilmekte , depolama ve taşıma sırasında da bulaşma miktarı büyüyebilmektedir.
Fındıkta Aspergillus flavus ve Aspergillus paraticus adlı küfler insanlar için toksin olan “aflatoksin” adlı mikotoksini oluşturmaktadırlar.


Aflatoksin oluşumu, ortam bağıl nemi ile dolayısıyla ürünün su aktivitesi ile ilgilidir.Güneşte kurutma sırasında, su aktivitesinin yüksek olduğu ilk 6-10 günde aflatoksin oluşabilmektedir. Naturel iç fındıklar aflatoksin açısından riskli iken , kavrulmuş fındıklar daha dayanıklıdır. Naturel fındıkta 0,38 , kavrulmuş fındıklarda ise 0,24 su aktivitesi aflatoksin oluşumunu önlemektedir.

Ayrıca yağışın fazla olduğu durumlarda küflerin toplam sayısı artmaktadır. Bu nedenle özellikle yağışlı havalarda yere düşmüş gerek zuruflu gerekse zurufsuz fındıkların yerde fazla kalması önlenmelidir.

 KÜFLERİN FINDIKTA YAPTIĞI BOZULMA BELİRTİLERİ:

Küfler fındıkta protein, yağ ve karbonhidratları enzimatik faaliyetlerle parçalayarak gıdanın dokusunu değiştirmekte, yağ içeriğinin azalmasına,serbest yağ asiti miktarının artmasına, proteinlerin parçalanmasına, amino asit bileşiminde değişime, besin değerinin düşmesine, renk değişimine, kötü koku oluşmasına, tat değişimlerine, ağırlık kaybına ve toksin oluşmasına yol açmaktadırlar. Küfler sağlam gıdanın içine de girebildiklerinden bakterilerden daha fazla zarar vermektedirler. Yüksek nem ve yüksek bağıl nemde depolanan fındıklarda mikrobiyal kaynaklı invertaz enzimi, sukrozu parçalayarak glukoz ve fruktoz oluşturmaktadır. Taze fındıkta 0.05 g/100g olan glukoz ve fruktoz miktarlarının 0.1g/100g’ı aşması fındıkların eski yada kötü depolanmış olduğunu göstermektedir. Sukroz miktarının 4g/100g’dan 2g/100g’a düşmesi fındıkların bozulduğunu göstermektedir.


 

FINDIKTA AFLATOKSİN SINIR LİMİTİ VE DENETİM MEKANİZMASI:

Tüketici ülkeler ve dünya piyasaları kanserojen olan aflatoxin açısından riskli ürünlerde aflatoxin limitinin sıfıra indirilmesini hedeflemektedirler. Bu hedef doğrultusunda birçok ülkede aflatoksin B1 limiti 5 ppb ‘den 2 ppb’ye fındıkta Toplam Aflatoksin (B1+B2+G1+G2)= 10 ppb’den, 4 ppb’ye indirilmiştir.
Küfler Gıdalarda mikrobiyal faaliyetler, gıda bozulmaları ve/veya gıda zehirlenmelerine neden olabilmektedir. Gıdaların PH’ı, su aktivitesi,toplam asitliği, koruyucuların varlığı, doğal mikroflora, besin içeriği, indirgenme potansiyeli, çevrenin kimyasal ve fiziksel özellikleri, gaz bileşimi, depolama sıcaklığı ve depo bağıl nemi mikroorganizmaların faaliyetlerini etkileyen önemli unsurlardır.

AFLATOKSİNSİZ FINDIK İÇİN NE YAPILMALI:

Özellikle, insan gıdası olarak tüketilecek, ham ve işlenmiş tarım ürünlerinin miktarı kadar kaliteli ve güvenilir olması da gerekmektedir.

Ülkemizin geleneksel ihraç ürünleri arasında yer alan ve büyük ekonomik değere sahip olan fındığımızın hak ettiği değeri bulabilmesi , ihracatının sürdürülebilir olması, Türk fındığı kalitesinin ve itibarının zedelenmemesi için fındıkta aflatoksin oluşumu mutlaka engellenmelidir.

 

Fındık Hasat işlemlerinde aşağıdaki hususlara uyulması gerekmektedir;

1- Hasat mevsiminden en az 5-10 gün önce fındık bahçelerindeki yabancı otlar temizlenmelidir.

 

2- Bahçede bulunan ve farklı zamanlarda hasat olgunluğuna gelen farklı çeşitler hasat olgunluğuna göre ayrı ayrı hasat edilmelidir.

3- Hasat, yerden ve fındıklar tam olgunlaştıktan sonra yapılmalıdır.

4- Hasat olgunluğuna gelip kendiliğinden yere dökülen fındıklar yerde bekletilmeden toplanmalıdır.

5- Hasat edilen fındıklar jüt çuvallar içerisinde, aynı gün harmana getirilmeli, kesinlikle naylon çuvallar içinde ve sıkışık bir vaziyette bahçede bekletilmemelidir. Çünkü bunun sonucunda küflenme ve çürüme başlar.

6- Harmana getirilen zuruflu fındıklar büyük yığınlar ve kalın tabaka oluşturacak şekilde yığılıp bekletilmemelidir.

7- Zuruflu fındıklar toprakla temas ettirilmemeli ve yağmurdan korunmalıdır. Üzerine örtülen naylon örtü çardak şeklinde olmalıdır.

8- Zuruflu fındıklar; beton harmanlarda 15-20 cm kalınlığında serilerek güneşte 1-2 gün soldurulduktan sonra patoza verilmelidir.

9- Fındığı verdiğimiz patoz fındıkları zurufundan tam olarak ayırırken fındık kabuğuna zarar vermemelidir.

10- Zurufundan ayrılmış dane fındıkları; hafif meyilli ve temiz beton harmanda kurutulmalıdır. Eğer harman beton değilse fındığın toprakla temasını önlemek için jüt tente veya bez kullanılmalıdır.

11- Beton veya jüt tente üzerine sererek kurumaya bıraktığımız fındıkları yağmurdan korumak için üzerine örteceğimiz naylon örtü direkt fındığın üzerine değil, en az 30-40 cm yükseklikte çardak yaparak örtülmelidir.

12- Tam olarak kuruyan (en fazla %12 nem) kabuklu dane fındıkların içindeki patozun kırdığı iç fındıklarla yabancı maddeler seçilmelidir.Çünkü bu maddelerin dayanıklılık süresi az olduğu için küflenerek aflatoksin oluşturabilmektedir.

13- Kuruyan fındıklar iyice soğuduktan sonra, sabah erken veya akşam geç saatte jüt çuvallara koyulmalıdır. Naylon çuvallarda fındıklar kızışma yapmakta, bunun sonucu da küflenme oluşacağından jüt çuval kullanılmalıdır.

14- Kuruyan kabuklu fındıklar hemen pazara götürülmeyecekse, temiz, rutubetsiz ve havalandırma özelliğine sahip bir depoda muhafaza edilmelidir.

 

FINDIĞIN BESİN DEĞERLERİ :

  100 gr iç fındığın, orta üst aktiviteli bir işçinin (3500 kalori) gereksinimlerini karşılama durumu şöyledir:


Fındığın İçi-Dışı! Fındığın Anatomisi  Bir Fındığın Birleşimi

 Yağ    Karbonhidrat    Protein    Su
 Fosfor, Potasyum, Kalsiyum, Magnezyum, Mangan, Çinko, Demir, Sodyum

Fındıktaki Vitaminler (mg/100gr):0.33 B1 Vitamini, 0.12 B2 vitamini,1.75 Niacin, 0.24 B6 Vitamini, 31.4 E Vitamini.
Fındıktaki Mineraller (mg/100gr):5.8 Demir, 160.0 Kalsiyum, 2.2 Çinko, 655.3 Potasyum, 2.1 Sodyum, 161.2 Magnezyum, 1.3 Bakır, 5.1 Mangenez.

Dünya Kuru Meyve Tüketim Oranları İç Fındığın Kullanım Alanları: % 80 çikolata sanayiinde (kıyılmış, dilinmiş, öğütülmüş olarak) bisküvi, şekerleme, tatlı, pasta, dondurma yapımında kullanılır. İç piyasa ve ihracatta değerlendirilemeyen fındıklar, yağlık olarak kullanılmaktadır. Çerez olarak ta tüketilir.

 

Fındık Ham Yağının Birleşimi :

 

 

                                                       

 Allah fındığı verir ama kırmaz.

 

 İnsanlar altın madenini bulmak için toprağın metrelerce altına iniyorlar,

 Giresun da insanlar altını fındık bahçelerine “Altın Ocaklar” da topluyorlar.                                                                                                                

                                                                                                              

 Ürününüz bol kazancınız hayırlı ve bereketli olsun.                                                                                                                  

 

 

 

 

Abdullah KAPLAN                                                                                                 

Tarım Eğitim Tekniker. 

                                                                                                     

 

Kaynaklar:

1-Tarım ve Köyişleri Bakanlığı eğitim yayınlar.

2-Üniversite ders kitapları ve yayınları.